Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Francis S. Collins'in Tanrı'nın Dili Kitabı Üzerine -2-

  Francis S. Collins, yirminci yüzyılın sonu ve yirmi birinci yüzyılın başındaki biyoloji devriminin merkezinde yer alan bir figürdür. Onun kimliği, salt bir akademisyen veya araştırmacının çok ötesindedir; o, insanlığın kendi genetik kodunu okuma çabasının, yani devasa ölçekteki İnsan Genom Projesi'nin (İGP) liderliğini üstlenmiş bir kişidir. Bu rol, onu modern bilimin en üst kademelerinden birine yerleştirmiştir. Ardından, dünyanın en prestijli biyomedikal araştırma kurumlarından biri olan Ulusal Sağlık Enstitüleri'nin (NIH) direktörlüğüne getirilmesi, onun bilimsel otoritesini ve idari yetkinliğini pekiştirmiştir. Dolayısıyla, Tanrı'nın Dili adlı eserini yayınladığında, konuşan kişi herhangi bir bilim insanı değil, biyolojinin ve genetiğin en derin sırlarına vakıf olmuş, alanının zirvesindeki bir otoriteydi. Bu durum, kitabın başlığından itibaren yarattığı etkiyi katbekat artırmıştır; zira bilim camiasında bu seviyede birinin, "inanç için kanıt" sunma iddiası,...

İDEALİZMİN KURBANLARI ÜZERİNE-1-İki Mercek, İki Dünya - İdealizm ve Realizm

İki Mercek, İki Dünya - İdealizm ve Realizm Bizlere çocukluktan itibaren öğretilen bir hayat masalı vardır: Başlangıcı, gelişmesi ve mutlu bir sonu olan, doğrusal bir ilerleyiş hikayesi. Bu anlatıya göre hayat, basamakları sırayla çıkılması gereken bir merdivendir; okul biter, iş bulunur, evlenilir, çocuklar büyütülür ve en sonunda huzurlu bir emekliliğe ulaşılır. Toplumun ve kültürün bize sunduğu bu hazır harita, belirsizliklerle dolu varoluşa karşı bir güvenlik hissi verir. Ancak hayat, bu düzenli ve öngörülebilir senaryoya nadiren sadık kalır. O, ders kitaplarındaki gibi düz bir çizgide akmaktan ziyade, mevsimler gibi kendi döngüleri olan, beklenmedik fırtınalarla ve ani sapmalarla dolu, dairesel bir yolculuktur. Bu doğrusal ilerleme mitine sıkı sıkıya tutunmak, bizi hayatın kaçınılmaz döngüselliği karşısında hazırlıksız ve savunmasız bırakır; ilk büyük sarsıntıda elimizdeki haritanın aslında temsil ettiği coğrafyayla hiçbir ilgisi olmadığını acı bir şekilde fark ederiz. Hayatın bu ...