Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ÜÇ BÜYÜKLER -1- MÜSLÜM BABA

70’li yıllardan itibaren Anadolu insanının acı ve hüzünlerine, sevgi ve mutluluklarına en iyi tercüman olan Baba lakabını hakkıyla elde etmiş öne çıkan sanatçılar olmuştur. Bu babalar yaptıkları müzik biçimi, giyim kuşam tarzları, tüketim alışkanlıkları, entelektüel seviyeleri vb. açılardan kendisini hep merkezde özne olarak görmüş olanlar tarafından sınıfsal bir kategoriye maruz kalmışlardır. Tercihleri, beğenileri ve kültürel yaşam formları kerameti kendinden menkul muktedirler tarafından horlanmış ve aşağılanmıştır. 2000’li yıllara kadar hep çevrede ya da periferide kalmak zorunda bırakılmış toplumsal kesimler ile onların baba diyerek samimi ve sıcak ilişkiler  kurduğu şahsiyetler aynı kaderi yaşamışlar ve belirli bir süre kenarda bırakılmışlardır. İster çevre ister kenar ne denilirse denilsin burada kültürel tercih ve beğenileri bir tahakküm aracına  dönüştüren seçkinler ile  kendi tercih ve beğenilerini merkeze koyarak diğerlerini arabesk, varoş müziği, k...

MEHMET EVKURAN’IN SÜNNİ PARADİGMAYI ANLAMAK ADLI ESERİNDEN

     (Mehmet Evkuran,Sünni Paradigmayı Anlamak, Ankara Okulu Yayınları,2015,3.Baskı) Evkuran, Sünni paradigmayı anlamak adlı çalışmasında Ehli sünnetin siyaset düşüncesinin yapısı ve sorunlarını konu edinmektedir. Bu yazıda daha çok kitaptan alıntılara yer verilecektir. Eser, son yüz elli iki yüz yıl içinde geri kalışımız bağlamında yapılan tartışmaların merkezinde yer alan Sünni düşünceyi konu edinmektedir. Daha önceki yapılan çalışmalarda geleneksel din anlayışı, geleneksel dini düşünce şeklinde eleştirilerin hedefinde olduysa da bu çalışmada zihniyet ve dünya görüşü oluşturucu yanıyla Sünni gelenek, Türkiye’de bir bütün olarak ilk defa derli toplu, eleştirel olarak bir çalışmaya konu edilmiştir. Yazara göre kendini bir hakikat ve dinin en doğru yorumu olarak temellendiren Ehl-i Sünnet söylemi, varlığını tehdit ettiğini düşündüğü yaklaşımlara karşı koyduğu gibi, onu bilimsel/ideolojik bir okumanın nesnesi/konusu yapan yaklaşımlara karşı da kendini savunmaktadır...

ALMANYA'DAKİ TÜRK GENÇLERİ ÜZERİNE YAPILAN DÖRT ÇALIŞMANIN DEĞERLENDİRMESİ

          II. Dünya savaşından sonra yaralarını sarma ve hızlı bir toparlanma sürecine giren Almanya, daha savaşın üzerinden 15-20 yıl geçmeden oluşturduğu sanayi altyapısıyla göç alan ülke seviyesine yükselmiştir. İşçi açığını kapatmak için İtalya, Yunanistan, Polonya, Bulgaristan, Türkiye vb ülkelerden  Almanya’ya kitlesel göçler başlamıştır. Almanya’yla Türkiye arasında 30 Ekim 1961 yılında ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Türk Firmaları İşçilerinin İstisna Akdi Çerçevesinde İstihdamına İlişkin Anlaşma'' imzalanmıştır. [1]         Türkiye dışındaki ülkelerin tarihsel, kültürel, dini vb. yönlerden Almanya ile ortak paydalarının olduğu bir gerçektir. Türkiye’den göç edenlerin ortak özellikleri, toplumun alt tabakalarından, eğitim seviyesi düşük, daha çok muhafazakar olan bireyler oldukları görülmektedir. Türk göçmenler birkaç yıl durduktan sonra t...