Ana içeriğe atla

Kayıtlar

NÜKTELERDEN SEÇMELER: VERMEYİNCE MABUT

 Rivayet olunur ki, Sultan II. Mahmut, tebdil gezdiği bir ramazan gününde, Üsküdar'da mücerret bir kunduracının, boş örse çekiç vurarak her hamlede "Tıkandı da tıkandı" dediğine şahit olmuş. Merak saikiyle içeri girip bunun sebebini sormuş. Adamcık anlatmış:  — Bir gece rüyamda gördüm. Çeşmeler vardı. Bazılarından şarıl şarıl sular akıyor, bazılarından sızıyor, bir tanesi de şıp şıp damlıyordu. O sırada bir pir-i nuranî belirdi. Ona bu çeşmeleri sordum. "Şu şarıl şarıl akanlar, padişahımızın talihidir. Sızanlar devlet erkânından filânca paşaların ve falanca zenginlerin talihleridir. Şu damlayan da senin talihindir, " deyip kayboldu. Yerden bir çöp aldım ve benim talihim olan çeşmeye yaklaştım. Çöple biraz kurcalayıp lüleyi açmaya çalıştım. Ah, ellerim kırılsaydı! Filvaki çöp kırıldı ve artık o eski damlalar da damlamaz oldu. O günden sonra müşterim kesildi, kazancım bitti. İflâs ettim, bu hale geldim. Şimdi de talihimden şikâyet ile "tıkandı da tıkandı...

NÜKTELERDEN SEÇMELER: YOK DEVENİN BAŞI

Olmayacak şeyler hakkında, inanılmayacak sözler karşısında yahut abartılmış yalanlar hakkında bir alay ifadesi olarak "Yok devenin başı!.." deriz. Hikâye güya, Hoca Nasrettin'in çocukluğunda geçmiş: Nasrettin'in dul annesi ince eğirip sıkı sardığı ipleri oğluna verir, götürüp pazarda uygun fiyata satarak, geçimlerini temin etmesini istermiş. Nasrettin yumakları pazara götürür, saatlerce elinde gezdirir, hatta bazı zamanlar satamadan geri getirirmiş. Nasrettin'in saflığından istifade etmek isteyen bazı uyanıklar, aralarında anlaşıp yok "ipin kötü eğrilmiş", yok "gevşek sarılmış," vs. diyerek, sözlerini yandaşlarına tasdik ettirip malı ucuza kapatmaya dadanmışlar. Nasrettin eve gelip de annesinden azar işitmeye başlayınca, aldatıldığının farkına varır, ancak iş işten geçmiş olurmuş. Bir, iki derken Nasrettin bu işe içerlemiş ve pazar çetesine bir oyun oynamayı planlamaya başlamış.  Bir kurban bayramı ertesi olsa gerek, Nasrettin, bir deve kellesi...

NÜKTELERDEN SEÇMELER: 'YOLUNACAK KAZ'

     Osmanlı hükümdarları içinde tebdil-i kıyafet eyleyip halkın arasına çıkanlar II. Osman, IV. Murat, III. Osman, III. Selim ve II. Mahmut ile sınırlıdır. Bunlardan sonuncusu, bir yaz gününde yanına iki mabeyincisini alarak yollara dökülür. Sirkeci'ye gelip bir sandala binerek Beylerbeyi'ne geçeceklerdir. Şanslarına, ihtiyar bir kayıkçı düşer. Amma ne kayıkçı! Yılların tecrübesi ile artık neredeyse İstanbul Boğazı'nda görünen yolcuları hâllerine, tavırlarına ve kılık kıyafetlerine bakarak köylerini söyleyecek kadar tanımaktadır. Bittabi bu seferki yolcularının da kimliklerini hemen anlar. Ancak asla ses çıkarmaz ve işini yapar. Beşiktaş önlerine gelindiğinde padişah kayıkçıya,  — Baba, der. 32 ile nasılsın? İhtiyar hiç tereddüt etmeden cevaplar:  — 32'yi 30'a vuruyorum, 15 çıkıyor. Biraz sükûttan sonra padişah, yeniden kayıkçıya lâf atar:  — İşitiliyor ki son zamanlarda şehirde hırsızlar ziyadeleşmiş; senin evine de giren oldu mu?  — Bundan iki ay ev...

Birgivi ve Kadızadeliler'den Günümüze Dini Alandaki Tartışmalar Üzerine/Hayrettin GÜL

  Dini alan kısaca toplumsal kesimleri peşlerinden sürükleyen öne çıkan aktörler, bu aktörlerin görüşlerini benimseyen kitleler; aktörler arasında   ortaya çıkan yorum farklılıkları nedeniyle oluşan polemikler, tartışma ve çatışmalar tarihten günümüze boyut ve derecesi farklılık gösteren bir biçimde hep var ola gelmiştir. Dini alan aktörler ve yorumları ile taraftarlar sosyolojik olarak dinin pazar modeli ile daha net anlaşılabilir. Pazarda satıcılar, müşteriler ve ürünler vardır. Dini alan pazarında satıcı konumda olan dini uzman olarak arzı endam eden öne çıkan dini aktörler; ürünler ise söz konusu bu aktörlerin dini metin ve eserlere atıfla ürettikleri anlam yorum stokları; müşteriler üretilen bu yorumların benimseyenlerini ifade etmektedir. Nasıl ki pazarda her ürünün az veya çok alıcısı olduğu gibi din alanda da sunumu yapılan yorum ve anlayışların her birinin az ya da çok bir   hedef kitlesi ortaya çıkmaktadır.     Dini metin ve başvuru kaynağı olara...