Ana içeriğe atla

NÜKTELERDEN SEÇMELER: YOK DEVENİN BAŞI

Olmayacak şeyler hakkında, inanılmayacak sözler karşısında yahut abartılmış yalanlar hakkında bir alay ifadesi olarak "Yok devenin başı!.." deriz. Hikâye güya, Hoca Nasrettin'in çocukluğunda geçmiş: Nasrettin'in dul annesi ince eğirip sıkı sardığı ipleri oğluna verir, götürüp pazarda uygun fiyata satarak, geçimlerini temin etmesini istermiş. Nasrettin yumakları pazara götürür, saatlerce elinde gezdirir, hatta bazı zamanlar satamadan geri getirirmiş. Nasrettin'in saflığından istifade etmek isteyen bazı uyanıklar, aralarında anlaşıp yok "ipin kötü eğrilmiş", yok "gevşek sarılmış," vs. diyerek, sözlerini yandaşlarına tasdik ettirip malı ucuza kapatmaya dadanmışlar. Nasrettin eve gelip de annesinden azar işitmeye başlayınca, aldatıldığının farkına varır, ancak iş işten geçmiş olurmuş. Bir, iki derken Nasrettin bu işe içerlemiş ve pazar çetesine bir oyun oynamayı planlamaya başlamış. 

Bir kurban bayramı ertesi olsa gerek, Nasrettin, bir deve kellesi ele geçirip annesinin iplerini ona sarmış. Tabiî yumak hem büyük, hem de ağır olmuş. Pazara vardığında ber-mutat aynı madrabaz müşteriler, etrafını çevirmişler. Ancak ne var ki yumak pek öyle ucuza kapatılacak gibi değil. Evirip çevirdikten sonra fiyatını sormuşlar. Nasrettin, o güne dek kendi hakkından ne kadar çaldılarsa hepsini toplayıp uygun fiyatı söylemiş. O sırada içlerinden biri güya fiyatı kırmak için alaylı alaylı söylenmiş: 

— Nasrettin! Yumak oldukça büyük, pek de ağır. İçinde taş olmasın?!.. 

Soruyu, — Yok devenin başı, diye cevaplar Nasrettin, alaylı alaylı! Pazarlık biter ve Nasrettin parasını alıp güle oynaya evin yolunu tutar. Ertesi gün yumağın içinden gerçekten deve başı çıktığını gören uyanıklar (!) Nasrettin'i tutup doğru, kadının huzuruna götürürler. Kadı sorar:

 — Yumağın hileli imiş. Niye hileli mal sattın? Nasrettin itiraz eder:

 — Zinhar kadı efendi! Bunlar bana sordular "İçinde taş mı var?" diye. Ben de "Yok devenin başı!" dedim. Buna rağmen, onlar yine de satın aldılar. Bunda benim ne kabahatim ve hilem olabilir?  O gün, küçük Nasrettin mahkemeyi; Türk dili de bu deyimi kazanmış.

İSKENDER PALA'NIN  'İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK' İSİMLİ KİTABINDAN..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANTONY FLEW'İN YANILMIŞIM TANRI VARMIŞ KİTABININ ÖZETİ-1-

                Flew, bu kitabında çocukluğundan itibaren inanç  bakımından yaşadığı tecrübelere yer vererek kısaca ateizmden teizme geçişini anlatıyor. İçinde doğduğu ailenin  Hıristiyanlığa bağlı olduğunu,  babasının vaizlik yaptığını, ayin ve toplantılara katıldıklarını bununla birlikte kendisinin dini bir feyz ve zevke almadığını ifade ediyor. Kitapta ilk önce ateizmi savunan kendi yazdığı eserlere ve onların  temel görüşleriyle bunlara verilen cevaplara  yer veriyor. Yazar, kısaca okumaları ve çalışmalarının kendisini bilimsel olarak benimsediği (öne sürülen iddianın götürdüğü yere gitmek) ilkeyle tutarlı bir biçimde yaşadığı değişimi samimiyetle anlatıyor. Kitap ayrıca ateizm konusundaki temel yaklaşımlara ana hatları ile yer veriyor. Çocukluk ve gençlik yıllarındaki Hıristiyan temelli inançlardan ateizme evirilişinin ilk adımını kötülük probleminin oluşturduğunu söylüyor. O zamanlar ailes...

Şerif Mardin’in ‘Din ve İdeoloji’ Eseri Üzerine

     Din ve İdeoloji kitabı, çapı küçük fakat içerik olarak oldukça geniş ve derin olduğu rahatlıkla söylenebilir. Efradını cami ağyarını mani bir ifade ile alanında tam bir başvuru kaynağıdır.      Yazar, ilk önce ideoloji kavramını  iki ayrı kategoride ele alıyor: Sert ideoloji ve yumuşak ideoloji. “Sert” ideolojiyle, sistematik bir şekilde işlenmiş, temel teorik eserlere dayanan, seçkinlerin kültürüyle sınırlandırılmış, muhtevası kuvvetli bir yapı kastedilirken,  “yumuşak” ideoloji ile de, kitlelerin, çok daha şekilsiz inanç ve bilişsel (cognitive) sistemleri ifade ediliyor. Yazar, ideolojiyi ise kitle toplumunun belirmesiyle beraber önem kazanan inançlar ve idare edilen”lerin arasında yaygın, yönlü, fakat sınırlı, belirsiz fikir kümeleri olarak tanımlıyor. İdeolojiler, siyasi fikir tarihi açısından  uzun zaman, insanların aklını çelen kuraldışı etkenler olarak tanımlanmıştır. [1] Yazar, bilimsellik niteliğinin üç ana...

MEHMET EVKURAN’IN SÜNNİ PARADİGMAYI ANLAMAK ADLI ESERİNDEN

     (Mehmet Evkuran,Sünni Paradigmayı Anlamak, Ankara Okulu Yayınları,2015,3.Baskı) Evkuran, Sünni paradigmayı anlamak adlı çalışmasında Ehli sünnetin siyaset düşüncesinin yapısı ve sorunlarını konu edinmektedir. Bu yazıda daha çok kitaptan alıntılara yer verilecektir. Eser, son yüz elli iki yüz yıl içinde geri kalışımız bağlamında yapılan tartışmaların merkezinde yer alan Sünni düşünceyi konu edinmektedir. Daha önceki yapılan çalışmalarda geleneksel din anlayışı, geleneksel dini düşünce şeklinde eleştirilerin hedefinde olduysa da bu çalışmada zihniyet ve dünya görüşü oluşturucu yanıyla Sünni gelenek, Türkiye’de bir bütün olarak ilk defa derli toplu, eleştirel olarak bir çalışmaya konu edilmiştir. Yazara göre kendini bir hakikat ve dinin en doğru yorumu olarak temellendiren Ehl-i Sünnet söylemi, varlığını tehdit ettiğini düşündüğü yaklaşımlara karşı koyduğu gibi, onu bilimsel/ideolojik bir okumanın nesnesi/konusu yapan yaklaşımlara karşı da kendini savunmaktadır...