Günah işleyen bir Müsiümanın kâfir olacağını iddia eden
Haricîlerden bir grup İmâm-ı A'zam'a
geldiler ve sordular:
— Mescidin Önünde iki cenaze var. Biri bir erkek cenazesi,
şarap içmiş, boğazında kalmış, boğulmuş ölmüş! Diğeri bir kadın cenazesi, zina
etmiş, bundan hâmile kaldığını anlayınca intihar etmiş. Bunlar hakkında ne
dersin?
— Bunlar hangi millettendir? Yahudi miydiler?
— Hayır.
— Hıristiyan mıdırlar?
— Değil.
— Putperest mi?
— Hayır.
— Hangi millettendiler ya?
— Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed sav onun kulu ve
Peygamberidir diyen ümmettendirler.
— Bu kelime-i şehâdet îmanın üçte, dörtte veya beşte biri
midir?
— İmanın öyle üçte, dörtte, beşte biri olmaz, o parçalanmaz!
— İmanın kaçıdır?
— Bütünüdür.
— öyle ise cevabını kendiniz verdiniz. Onların mü'min
olduğunu söylediniz.
— Bunu bir yana bırak. Onlar Cennet ehlinden mi. yoksa
Cehennem ehlinden mi?
— Bu hususta ben şunu diyebilirim: Hz. İbrahim bu İkisinden
daha büyük günah İşleyen topluluk için
şöyle demişti: «Bana tâbi olanlar bendendir. Bana karşı gedenler hakkında Sen
Gafur ve Rahimsin...»
(İbrahim/37) Keza Hz. İsa'nın onlardan daha çok günahkâr
olan kavim için dediğini tekrarlarım: «Şayet azap edersen onlar da Senin
kutların, şayet onları af edersen Aziz ve Hakîm olan Sensin»(Maide/118). Keza
onlar hakkında Hz. Nuh'un dediği gibi derim: «Biz sana inanır mıyız? Senin
ardına hep Azrâil düşmüş dediler. Onlar ne yapıyormuş ben ne bileyim? Onların
hesabı Rabbine aittir. Bunu bir bilseniz. Ben îman edenleri kovmağa memur
değilim.» Bunun üzerine Haricîler silâhlarını bıraktılar.
(Muhammed Ebu Zehra'nın Ebu Hanife adlı eserinden...s.36)
(Muhammed Ebu Zehra'nın Ebu Hanife adlı eserinden...s.36)
Yorumlar
Yorum Gönder