Ana içeriğe atla

ADI ÜSTÜNDE: İMAM-I AZAM -1-





Birbirini tekfir etme hastalığının gün geçtikçe arttığı bir dönemde yaşıyoruz. İmam-ı Azam Ebu Hanife ile Hariciler arasında aşağıda yer verilen konuşma bizlere güzel bir bakış açısı sunduğunu söyleyebilirim.
Günah işleyen bir Müsiümanın kâfir olacağını iddia eden Haricîlerden bir grup İmâm-ı  A'zam'a geldiler ve sordular:
— Mescidin Önünde iki cenaze var. Biri bir erkek cenazesi, şarap içmiş, boğazında kalmış, boğulmuş ölmüş! Diğeri bir kadın cenazesi, zina etmiş, bundan hâmile kaldığını anlayınca intihar etmiş. Bunlar hakkında ne dersin?
— Bunlar hangi millettendir? Yahudi miydiler?
 — Hayır.
— Hıristiyan mıdırlar?
— Değil.
— Putperest mi?
— Hayır.
— Hangi millettendiler ya?
— Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed sav onun kulu ve Peygamberidir diyen ümmettendirler.
— Bu kelime-i şehâdet îmanın üçte, dörtte veya beşte biri midir?
— İmanın öyle üçte, dörtte, beşte biri olmaz, o parçalanmaz!
 — İmanın kaçıdır?
— Bütünüdür.
— öyle ise cevabını kendiniz verdiniz. Onların mü'min olduğunu söylediniz.
— Bunu bir yana bırak. Onlar Cennet ehlinden mi. yoksa Cehennem ehlinden mi?
— Bu hususta ben şunu diyebilirim: Hz. İbrahim bu İkisinden daha büyük günah İşleyen topluluk  için şöyle demişti: «Bana tâbi olanlar bendendir. Bana karşı gedenler hakkında Sen Gafur ve Rahimsin...»

(İbrahim/37) Keza Hz. İsa'nın onlardan daha çok günahkâr olan kavim için dediğini tekrarlarım: «Şayet azap edersen onlar da Senin kutların, şayet onları af edersen Aziz ve Hakîm olan Sensin»(Maide/118). Keza onlar hakkında Hz. Nuh'un dediği gibi derim: «Biz sana inanır mıyız? Senin ardına hep Azrâil düşmüş dediler. Onlar ne yapıyormuş ben ne bileyim? Onların hesabı Rabbine aittir. Bunu bir bilseniz. Ben îman edenleri kovmağa memur değilim.» Bunun üzerine Haricîler silâhlarını bıraktılar.
(Muhammed Ebu Zehra'nın Ebu Hanife adlı eserinden...s.36)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANTONY FLEW'İN YANILMIŞIM TANRI VARMIŞ KİTABININ ÖZETİ-1-

                Flew, bu kitabında çocukluğundan itibaren inanç  bakımından yaşadığı tecrübelere yer vererek kısaca ateizmden teizme geçişini anlatıyor. İçinde doğduğu ailenin  Hıristiyanlığa bağlı olduğunu,  babasının vaizlik yaptığını, ayin ve toplantılara katıldıklarını bununla birlikte kendisinin dini bir feyz ve zevke almadığını ifade ediyor. Kitapta ilk önce ateizmi savunan kendi yazdığı eserlere ve onların  temel görüşleriyle bunlara verilen cevaplara  yer veriyor. Yazar, kısaca okumaları ve çalışmalarının kendisini bilimsel olarak benimsediği (öne sürülen iddianın götürdüğü yere gitmek) ilkeyle tutarlı bir biçimde yaşadığı değişimi samimiyetle anlatıyor. Kitap ayrıca ateizm konusundaki temel yaklaşımlara ana hatları ile yer veriyor. Çocukluk ve gençlik yıllarındaki Hıristiyan temelli inançlardan ateizme evirilişinin ilk adımını kötülük probleminin oluşturduğunu söylüyor. O zamanlar ailes...

Şerif Mardin’in ‘Din ve İdeoloji’ Eseri Üzerine

     Din ve İdeoloji kitabı, çapı küçük fakat içerik olarak oldukça geniş ve derin olduğu rahatlıkla söylenebilir. Efradını cami ağyarını mani bir ifade ile alanında tam bir başvuru kaynağıdır.      Yazar, ilk önce ideoloji kavramını  iki ayrı kategoride ele alıyor: Sert ideoloji ve yumuşak ideoloji. “Sert” ideolojiyle, sistematik bir şekilde işlenmiş, temel teorik eserlere dayanan, seçkinlerin kültürüyle sınırlandırılmış, muhtevası kuvvetli bir yapı kastedilirken,  “yumuşak” ideoloji ile de, kitlelerin, çok daha şekilsiz inanç ve bilişsel (cognitive) sistemleri ifade ediliyor. Yazar, ideolojiyi ise kitle toplumunun belirmesiyle beraber önem kazanan inançlar ve idare edilen”lerin arasında yaygın, yönlü, fakat sınırlı, belirsiz fikir kümeleri olarak tanımlıyor. İdeolojiler, siyasi fikir tarihi açısından  uzun zaman, insanların aklını çelen kuraldışı etkenler olarak tanımlanmıştır. [1] Yazar, bilimsellik niteliğinin üç ana...

MEHMET EVKURAN’IN SÜNNİ PARADİGMAYI ANLAMAK ADLI ESERİNDEN

     (Mehmet Evkuran,Sünni Paradigmayı Anlamak, Ankara Okulu Yayınları,2015,3.Baskı) Evkuran, Sünni paradigmayı anlamak adlı çalışmasında Ehli sünnetin siyaset düşüncesinin yapısı ve sorunlarını konu edinmektedir. Bu yazıda daha çok kitaptan alıntılara yer verilecektir. Eser, son yüz elli iki yüz yıl içinde geri kalışımız bağlamında yapılan tartışmaların merkezinde yer alan Sünni düşünceyi konu edinmektedir. Daha önceki yapılan çalışmalarda geleneksel din anlayışı, geleneksel dini düşünce şeklinde eleştirilerin hedefinde olduysa da bu çalışmada zihniyet ve dünya görüşü oluşturucu yanıyla Sünni gelenek, Türkiye’de bir bütün olarak ilk defa derli toplu, eleştirel olarak bir çalışmaya konu edilmiştir. Yazara göre kendini bir hakikat ve dinin en doğru yorumu olarak temellendiren Ehl-i Sünnet söylemi, varlığını tehdit ettiğini düşündüğü yaklaşımlara karşı koyduğu gibi, onu bilimsel/ideolojik bir okumanın nesnesi/konusu yapan yaklaşımlara karşı da kendini savunmaktadır...