Ana içeriğe atla

Dijitallesme ve Din İlişkisi Üzerine

 



Dijitalleşme, son yıllarda hızla gelişen ve hayatımızın hemen hemen her alanında etkisi olan bir olgu oldu. Dijitalleşme, bilginin ve iletişimin dijital teknolojiler aracılığıyla üretilmesi, paylaşılması ve kullanılması sürecidir.Bir başka ifadeyle dijitalleşme bir toplumun geleneksel iletişim yöntemlerinden ziyade daha çok dijital teknolojilere dayalı iletişim yöntemlerini kullanmasıdır. Bu teknolojik ilerlemeler, insanların iletişim şekillerini, bilgiye erişimlerini, eğitim, iş hayatı ve kültürel değerleri yeniden şekillendiriyor. 


Sosyoloji teorileri dijitalleşme konusunda şunları belirtmektedir:


1. Medya Etkisi Teorisi: Medyanın tüketici davranışlarını ve toplumun sosyal yapısını etkilediği varsayımına dayanmaktadır.


2. Aktör Ağı Kuramı: Dijital dünya, sürekli olarak genişleyen bir aktör ağı olarak tanımlanır ve bu nedenle dijitalleşme, aktörler arasındaki bağları daha da güçlendirir.


3. Yapısalcılık Teorisi: Dijitalleşme, toplumun kimliğini, kültürünü, inançlarını ve değerlerini yeniden şekillendiren durumlara neden olur.


Dijitalleşme ile birlikte dinin hayatımızdaki yeri değişmiştir. İnsanlar artık dinî bilgileri dijital kaynaklardan edinmektedir. Bu, dinî bilgiye erişimde büyük bir kolaylık sağlarken, bazı olumsuz sonuçları da beraberinde getiriyor. Dini içeriklerin internetteki kullanımı arttıkça, dinî düşüncelerin doğru anlaşılması ve yeterli araştırmanın yapılması da önem kazanmıştır. 


Dijitalleşmenin dine etkileri şu şekilde sıralanabilir:


1. İnformasyon ve İletişim: İnternet, özellikle son yıllarda din konusunda bilgiye erişim konusunda önemli bir kaynak haline gelmiştir. İnsanlar, dinî bilgilerle ilgili internet siteleri, forumlar ya da sosyal medya platformları aracılığıyla bilgi edinmektedirler. Bunun yanında, dijital haberleşme vasıtaları (e-posta, skype, video konferans vb.) sayesinde, insanlar bulundukları yerden farklı ülkelerde yapılan dinî programlara katılabilmekte ve tanıdıkları ruhani liderlerle iletişim kurabilmektedirler.


2. Yeni Tartışma Platformları: İnternet, insanların dinî konular hakkında fikirlerini paylaşabilecekleri ve tartışabilecekleri bir platform haline geldi. Bu sayede insanlar, farklı düşüncelerle karşılaşarak daha anlamlı tartışmalar yapmakta ve kendi düşüncelerini geliştirmektedirler.


3. Dini Yayınlar: Dijitalleşmenin dinî yayınlar üzerindeki etkisi oldukça büyüktür. Televizyon programları, filmler, kitaplar, müzikler gibi birçok dinî yayın, dijital ortamlarda daha kolay erişilebilir hale gelmiştir.


4. Dini Yapıların Değişimi: Dijitalleşme, dinî yapıların hem pozitif hem de negatif yönde değişmesine neden olmuştur. İnternet sayesinde toplumların birlikte hareket etmesi kolaylaşmaktadır. Aynı zamanda, internet ve sosyal medya, yeni dini hareketlerin oluşmasına da olanak sağlamıştır.


 Dijitalleşmenin din üzerindeki etkileri sadece pozitif değil aynı zamanda negatif de olabilir. Bu etkilerin ne kadar devam edeceği ve ne yönde olacağı ise gelecekte yapılacak çalışmaların sonucunda belirlenecektir.

Dijitalleşmenin din üzerindeki olumsuz etkileri aşağıdaki maddelerle açıklanabilir:


1. Yanlış Bilgi: İnternet ve diğer dijital platformlar aracılığıyla dini içeriklere erişim kolaylaşırken, yanlış bilgi ve tutarsız şeylerin yayılması da engellenemez hale gelmiştir. Bu durum, insanların yanlış bilgi öğrenmelerine, yanlış anlayış ve inanışlarının oluşmasına neden olurken, dini hizmetleri ya da faaliyetleri etkileyebilir.


2. Dini Otoritenin Değişen Yapısı: Eski zamanlarda din, toplumun en güçlü otoriter yapılarından biriydi ve kiliseler, camiler vb. dini yapılar, bu otoriteyi temsil ederdi. Ancak günümüzde, dijitalleşme nedeniyle dini otoritenin değiştiği ve güç kaybettiği görülmüştür. Dijitalleşme dinin bilgiye ulaşımını kolaylaştırdıkça, otoriter yapıların otoritesi de daha az hissedilmektedir.


3. İnternet Yoluyla Yapılan Dinî Suçlar: İnternet sayesinde, dinî gruplar, terör faaliyetleri gibi suç faaliyetleri için kolayca haberleşebilmekte ve birbirlerine örnek teşkil eden kaynaklara erişebilmektedir. Bu durum, din konusunda kötü niyetli kişiler için daha büyük bir risk oluştururken, insanları dinî amaçlı suçlar işlemelerine yönlendirebilir.


4. Daha Az Yüz Yüze İletişim: Dijitalleşmenin bir diğer olumsuz etkisi, insanların artan dijital etkileşimlerle birlikte yüz yüze iletişime olan ilgisinin azalmasıdır. Ancak, din gibi insanın ruhani hayatı üzerinde derin bir etkisi olan konularda, yüz yüze iletişim önemlidir. Bu nedenle dijitalleşme, dinî iletişimi olumsuz yönde etkileyebilir.


5. Dijital Bağımlılık: Dijitalleşmenin artması, insanlar üzerindeki dijital bağımlılık riskini de artırmaktadır. Bu bağımlılık, dinî pratikler ve dini hayat üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir.


Dijitalleşmenin din başta olmak üzere birçok alana etkileri olumlu ya da olumsuz olabilir. Dijitalleşmenin bu etkileri, dinî hayatımızda ciddi sorunlar yaratabilir. Örneğin; dinî bilgilerin yanlış bir şekilde yorumlanması, çeşitli tartışmalara sebebiyet verirken, bilgilerin yetersizliği ise yanlış inanışlara neden olabilir. Bu etkilere karşı ihtiyatlı olunması gereklidir.Dijitalleşmenin din üzerindeki olumsuz etkilerini ve risklerini göz önünde bulundurarak, bu etkileri minimize etmek için gerekli tedbirlerin alınması önemlidir. Bu tedbirler, yanlış bilgiden koruma, yüz yüze iletişimi artırma, dijital bağımlılığı önleme vb. olarak sıralanabilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANTONY FLEW'İN YANILMIŞIM TANRI VARMIŞ KİTABININ ÖZETİ-1-

                Flew, bu kitabında çocukluğundan itibaren inanç  bakımından yaşadığı tecrübelere yer vererek kısaca ateizmden teizme geçişini anlatıyor. İçinde doğduğu ailenin  Hıristiyanlığa bağlı olduğunu,  babasının vaizlik yaptığını, ayin ve toplantılara katıldıklarını bununla birlikte kendisinin dini bir feyz ve zevke almadığını ifade ediyor. Kitapta ilk önce ateizmi savunan kendi yazdığı eserlere ve onların  temel görüşleriyle bunlara verilen cevaplara  yer veriyor. Yazar, kısaca okumaları ve çalışmalarının kendisini bilimsel olarak benimsediği (öne sürülen iddianın götürdüğü yere gitmek) ilkeyle tutarlı bir biçimde yaşadığı değişimi samimiyetle anlatıyor. Kitap ayrıca ateizm konusundaki temel yaklaşımlara ana hatları ile yer veriyor. Çocukluk ve gençlik yıllarındaki Hıristiyan temelli inançlardan ateizme evirilişinin ilk adımını kötülük probleminin oluşturduğunu söylüyor. O zamanlar ailes...

Şerif Mardin’in ‘Din ve İdeoloji’ Eseri Üzerine

     Din ve İdeoloji kitabı, çapı küçük fakat içerik olarak oldukça geniş ve derin olduğu rahatlıkla söylenebilir. Efradını cami ağyarını mani bir ifade ile alanında tam bir başvuru kaynağıdır.      Yazar, ilk önce ideoloji kavramını  iki ayrı kategoride ele alıyor: Sert ideoloji ve yumuşak ideoloji. “Sert” ideolojiyle, sistematik bir şekilde işlenmiş, temel teorik eserlere dayanan, seçkinlerin kültürüyle sınırlandırılmış, muhtevası kuvvetli bir yapı kastedilirken,  “yumuşak” ideoloji ile de, kitlelerin, çok daha şekilsiz inanç ve bilişsel (cognitive) sistemleri ifade ediliyor. Yazar, ideolojiyi ise kitle toplumunun belirmesiyle beraber önem kazanan inançlar ve idare edilen”lerin arasında yaygın, yönlü, fakat sınırlı, belirsiz fikir kümeleri olarak tanımlıyor. İdeolojiler, siyasi fikir tarihi açısından  uzun zaman, insanların aklını çelen kuraldışı etkenler olarak tanımlanmıştır. [1] Yazar, bilimsellik niteliğinin üç ana...

MEHMET EVKURAN’IN SÜNNİ PARADİGMAYI ANLAMAK ADLI ESERİNDEN

     (Mehmet Evkuran,Sünni Paradigmayı Anlamak, Ankara Okulu Yayınları,2015,3.Baskı) Evkuran, Sünni paradigmayı anlamak adlı çalışmasında Ehli sünnetin siyaset düşüncesinin yapısı ve sorunlarını konu edinmektedir. Bu yazıda daha çok kitaptan alıntılara yer verilecektir. Eser, son yüz elli iki yüz yıl içinde geri kalışımız bağlamında yapılan tartışmaların merkezinde yer alan Sünni düşünceyi konu edinmektedir. Daha önceki yapılan çalışmalarda geleneksel din anlayışı, geleneksel dini düşünce şeklinde eleştirilerin hedefinde olduysa da bu çalışmada zihniyet ve dünya görüşü oluşturucu yanıyla Sünni gelenek, Türkiye’de bir bütün olarak ilk defa derli toplu, eleştirel olarak bir çalışmaya konu edilmiştir. Yazara göre kendini bir hakikat ve dinin en doğru yorumu olarak temellendiren Ehl-i Sünnet söylemi, varlığını tehdit ettiğini düşündüğü yaklaşımlara karşı koyduğu gibi, onu bilimsel/ideolojik bir okumanın nesnesi/konusu yapan yaklaşımlara karşı da kendini savunmaktadır...