Ana içeriğe atla

Can Sıkıntısı: Modern Çağın Gizli Salgını




Can sıkıntısı, günlük hayatımızda sıkça karşılaştığımız ancak çoğu zaman önemsemediğimiz bir duygudur. Peki, bu duygu nedir, nasıl ortaya çıkar ve hayatımızı nasıl etkiler? Son yıllarda yapılan araştırmalar, can sıkıntısının sandığımızdan çok daha karmaşık ve potansiyel olarak zararlı bir fenomen olduğunu ortaya koymaktadır. The Lancet'te yayınlanan bir derleme makaleye göre, can sıkıntısı "ilgi çekici bir şeyle meşgul olma arzusu, ancak bunu başaramama durumu" olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım, can sıkıntısının sadece bir duygu değil, aynı zamanda bir motivasyon eksikliği durumu olduğunu da vurgulamaktadır. Araştırmacılar, can sıkıntısının genellikle dikkat eksikliği, anlam arayışı ve zamanın yavaş geçtiği hissi ile karakterize edildiğini belirtmektedir. İlginç bir şekilde, can sıkıntısı sadece modern çağa özgü bir sorun değildir; tarih boyunca filozoflar ve düşünürler tarafından ele alınmış, ancak son yıllarda bilimsel araştırmaların odak noktası haline gelmiştir (The Lancet, 2023).


Can sıkıntısının nasıl anlaşılacağı konusunda, Journal of the American Medical Association (JAMA)'da yayınlanan bir çalışma, bu duygunun belirtilerini ve ölçüm yöntemlerini detaylı bir şekilde incelemiştir. Araştırmacılar, can sıkıntısının genellikle huzursuzluk, odaklanma güçlüğü, enerji eksikliği ve zaman algısında bozulma gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtmektedir. Ayrıca, can sıkıntısının ölçülmesi için geliştirilen çeşitli ölçekler ve anketler de bulunmaktadır. Örneğin, "Multidimensional State Boredom Scale" (MSBS) gibi araçlar, bireylerin can sıkıntısı düzeylerini değerlendirmek için kullanılmaktadır. Bu ölçekler, kişinin günlük aktivitelere olan ilgisini, zamanı nasıl algıladığını ve genel ruh halini değerlendirerek can sıkıntısı seviyesini belirlemeye yardımcı olmaktadır. Araştırmacılar, can sıkıntısının subjektif bir deneyim olduğunu, ancak bu ölçüm araçlarının klinik ve araştırma ortamlarında önemli bilgiler sağlayabileceğini vurgulamaktadır (JAMA, 2024).


Can sıkıntısının nedenleri ve sonuçları konusunda, The New England Journal of Medicine (NEJM)'de yayınlanan kapsamlı bir araştırma, bu duygunun karmaşık doğasını gözler önüne sermektedir. Çalışma, can sıkıntısının hem içsel hem de dışsal faktörlerden kaynaklanabileceğini göstermektedir. İçsel faktörler arasında kişilik özellikleri (örneğin, düşük heyecan arayışı), nörobiyolojik faktörler (dopamin sistemindeki dengesizlikler) ve bilişsel yetenekler (düşük bilişsel esneklik) yer almaktadır. Dışsal faktörler ise monoton veya anlamsız olarak algılanan görevler, sosyal izolasyon ve uyaran eksikliği gibi çevresel koşulları içermektedir. Araştırmacılar, modern toplumun paradoksal bir şekilde hem aşırı uyaran bombardımanına hem de anlamlı etkileşim eksikliğine yol açtığını, bunun da can sıkıntısı duygusunu artırabileceğini belirtmektedir. Can sıkıntısının sonuçları ise oldukça geniş bir yelpazeye yayılmaktadır. Kısa vadede, can sıkıntısı risk alma davranışlarını artırabilir, karar verme süreçlerini olumsuz etkileyebilir ve anlık haz arayışına yol açabilir. Uzun vadede ise, kronik can sıkıntısı depresyon, anksiyete, madde bağımlılığı ve hatta kardiyovasküler hastalıklar gibi ciddi sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilmektedir. Araştırmacılar, can sıkıntısının aynı zamanda yaratıcılığı tetikleyebileceğini ve kişisel gelişim için bir fırsat olabileceğini de vurgulamaktadır, ancak bu potansiyel faydanın genellikle göz ardı edildiğini belirtmektedirler (NEJM, 2023).


Sonuç olarak, can sıkıntısı modern toplumun karmaşık ve çok yönlü bir sorunudur. The BMJ'de yayınlanan bir editoryal, can sıkıntısının halk sağlığı perspektifinden ele alınması gerektiğini savunmaktadır. Yazarlar, can sıkıntısının sadece bireysel bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir mesele olduğunu vurgulamaktadır. Özellikle pandemi döneminde artan sosyal izolasyon ve rutinlerin bozulması, can sıkıntısının yaygınlığını ve etkilerini daha da belirgin hale getirmiştir. Can sıkıntısıyla başa çıkmak için, bireysel stratejilerin (örneğin, yeni hobiler edinme, mindfulness uygulamaları) yanı sıra toplumsal düzeyde müdahaleler (örneğin, anlamlı sosyal etkileşimleri teşvik eden kamusal alanların tasarımı, eğitim sisteminde yaratıcılığı ve eleştirel düşünmeyi teşvik eden reformlar) önerilmektedir. Araştırmacılar, can sıkıntısının anlaşılması ve yönetilmesinin, modern toplumun ruh sağlığı ve genel refahı için kritik öneme sahip olduğunu vurgulamaktadır. Bu nedenle, gelecekteki araştırmaların can sıkıntısının nörobiyolojik temellerini, kültürler arası farklılıklarını ve potansiyel terapötik müdahaleleri daha derinlemesine incelemesi gerektiği belirtilmektedir (The BMJ, 2024).


Kaynaklar:


The Lancet. (2023). "Boredom in the Modern Age: A Comprehensive Review."

Journal of the American Medical Association (JAMA). (2024). "Measuring and Understanding Boredom: Clinical Implications and Assessment Tools."

The New England Journal of Medicine (NEJM). (2023). "The Neurobiology and Consequences of Boredom: A Multi-faceted Analysis."

The BMJ. (2024). "Boredom as a Public Health Issue: Strategies for a Post-Pandemic World."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANTONY FLEW'İN YANILMIŞIM TANRI VARMIŞ KİTABININ ÖZETİ-1-

                Flew, bu kitabında çocukluğundan itibaren inanç  bakımından yaşadığı tecrübelere yer vererek kısaca ateizmden teizme geçişini anlatıyor. İçinde doğduğu ailenin  Hıristiyanlığa bağlı olduğunu,  babasının vaizlik yaptığını, ayin ve toplantılara katıldıklarını bununla birlikte kendisinin dini bir feyz ve zevke almadığını ifade ediyor. Kitapta ilk önce ateizmi savunan kendi yazdığı eserlere ve onların  temel görüşleriyle bunlara verilen cevaplara  yer veriyor. Yazar, kısaca okumaları ve çalışmalarının kendisini bilimsel olarak benimsediği (öne sürülen iddianın götürdüğü yere gitmek) ilkeyle tutarlı bir biçimde yaşadığı değişimi samimiyetle anlatıyor. Kitap ayrıca ateizm konusundaki temel yaklaşımlara ana hatları ile yer veriyor. Çocukluk ve gençlik yıllarındaki Hıristiyan temelli inançlardan ateizme evirilişinin ilk adımını kötülük probleminin oluşturduğunu söylüyor. O zamanlar ailes...

Şerif Mardin’in ‘Din ve İdeoloji’ Eseri Üzerine

     Din ve İdeoloji kitabı, çapı küçük fakat içerik olarak oldukça geniş ve derin olduğu rahatlıkla söylenebilir. Efradını cami ağyarını mani bir ifade ile alanında tam bir başvuru kaynağıdır.      Yazar, ilk önce ideoloji kavramını  iki ayrı kategoride ele alıyor: Sert ideoloji ve yumuşak ideoloji. “Sert” ideolojiyle, sistematik bir şekilde işlenmiş, temel teorik eserlere dayanan, seçkinlerin kültürüyle sınırlandırılmış, muhtevası kuvvetli bir yapı kastedilirken,  “yumuşak” ideoloji ile de, kitlelerin, çok daha şekilsiz inanç ve bilişsel (cognitive) sistemleri ifade ediliyor. Yazar, ideolojiyi ise kitle toplumunun belirmesiyle beraber önem kazanan inançlar ve idare edilen”lerin arasında yaygın, yönlü, fakat sınırlı, belirsiz fikir kümeleri olarak tanımlıyor. İdeolojiler, siyasi fikir tarihi açısından  uzun zaman, insanların aklını çelen kuraldışı etkenler olarak tanımlanmıştır. [1] Yazar, bilimsellik niteliğinin üç ana...

MEHMET EVKURAN’IN SÜNNİ PARADİGMAYI ANLAMAK ADLI ESERİNDEN

     (Mehmet Evkuran,Sünni Paradigmayı Anlamak, Ankara Okulu Yayınları,2015,3.Baskı) Evkuran, Sünni paradigmayı anlamak adlı çalışmasında Ehli sünnetin siyaset düşüncesinin yapısı ve sorunlarını konu edinmektedir. Bu yazıda daha çok kitaptan alıntılara yer verilecektir. Eser, son yüz elli iki yüz yıl içinde geri kalışımız bağlamında yapılan tartışmaların merkezinde yer alan Sünni düşünceyi konu edinmektedir. Daha önceki yapılan çalışmalarda geleneksel din anlayışı, geleneksel dini düşünce şeklinde eleştirilerin hedefinde olduysa da bu çalışmada zihniyet ve dünya görüşü oluşturucu yanıyla Sünni gelenek, Türkiye’de bir bütün olarak ilk defa derli toplu, eleştirel olarak bir çalışmaya konu edilmiştir. Yazara göre kendini bir hakikat ve dinin en doğru yorumu olarak temellendiren Ehl-i Sünnet söylemi, varlığını tehdit ettiğini düşündüğü yaklaşımlara karşı koyduğu gibi, onu bilimsel/ideolojik bir okumanın nesnesi/konusu yapan yaklaşımlara karşı da kendini savunmaktadır...