Ana içeriğe atla

Sosyal Medya Kullanımının Beyin Yapısı ve İşlevi Üzerindeki Etkileri: Dijital Çağın Nörolojik İzleri




Sosyal medya, günlük yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Akıllı telefonlarımızdan sürekli olarak bildirimler alıyor, çevrimiçi etkileşimlerimizle zamanımızın büyük bir kısmını geçiriyoruz. Ancak bu dijital alışkanlıklarımızın beynimiz üzerindeki etkileri neler? Son yıllarda yapılan araştırmalar, sosyal medya kullanımının beyin yapısı ve işlevi üzerinde önemli etkiler yarattığını ortaya koymaktadır. JAMA Psychiatry'de yayınlanan kapsamlı bir meta-analiz, sosyal medya kullanımının beynin ödül sistemini, duygu düzenleme mekanizmalarını ve bilişsel kontrol süreçlerini etkilediğini göstermektedir. Araştırmacılar, özellikle genç yetişkinlerde ve ergenlerde, yoğun sosyal medya kullanımının prefrontal kortekste gri madde yoğunluğunda azalmaya neden olabileceğini belirtmektedir. Bu bölge, karar verme, dürtü kontrolü ve sosyal davranışların düzenlenmesinde kritik bir role sahiptir. Ayrıca, amigdala ve ventral striatum gibi ödül ve duygu işleme ile ilgili beyin bölgelerinde aktivite artışı gözlemlenmiştir. Bu bulgular, sosyal medya kullanımının bağımlılık yapıcı davranışlarla benzer nöral yolakları etkileyebileceğini düşündürmektedir (JAMA Psychiatry, 2023).


Nature Neuroscience dergisinde yayınlanan bir başka çalışma, sosyal medya kullanımının beyin bağlantısallığı üzerindeki etkilerini incelemiştir. Araştırmacılar, fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) tekniklerini kullanarak, yoğun sosyal medya kullanıcılarının beyinlerinde, özellikle default mode network (DMN) ve salience network arasındaki bağlantılarda değişiklikler tespit etmişlerdir. DMN, içe dönük düşünce, anı işleme ve sosyal biliş ile ilişkiliyken, salience network dış uyaranların işlenmesi ve dikkat yönlendirmede rol oynar. Bu iki ağ arasındaki bağlantının artması, sosyal medya kullanıcılarının sürekli olarak dış dünya ile iç dünyaları arasında geçiş yapma eğiliminde olduklarını göstermektedir. Bu durum, dikkatin dağılması, multitasking davranışının artması ve derin odaklanma yeteneğinin azalması ile ilişkilendirilmiştir. Ayrıca, hipokampus ve anterior singulat korteks gibi bellek ve duygu düzenleme ile ilgili bölgelerde yapısal değişiklikler gözlemlenmiştir. Bu bulgular, sosyal medya kullanımının bilgi işleme, bellek oluşturma ve duygusal tepkilerimiz üzerinde uzun vadeli etkileri olabileceğini düşündürmektedir (Nature Neuroscience, 2024).


The Lancet Digital Health'de yayınlanan longitudinal bir çalışma, sosyal medya kullanımının beyin gelişimi üzerindeki etkilerini ergenlik döneminden yetişkinliğe kadar takip etmiştir. Araştırmacılar, erken yaşta yoğun sosyal medya kullanımına başlayan bireylerde, beynin sosyal biliş ve empati ile ilgili bölgelerinde farklılıklar tespit etmişlerdir. Özellikle, temporo-parietal bileşke ve medial prefrontal korteks gibi "sosyal beyin" olarak adlandırılan bölgelerde aktivite değişiklikleri gözlemlenmiştir. Bu değişiklikler, yüz yüze sosyal etkileşimlerin azalması ve çevrimiçi iletişimin artması ile ilişkilendirilmiştir. Çalışma ayrıca, sosyal medya kullanımının dopamin sistemini etkileyerek, anlık tatmin arayışı ve ödül beklentisini artırabileceğini öne sürmektedir. Bu durum, bağımlılık benzeri davranışların gelişmesine ve gerçek hayattaki sosyal etkileşimlerde azalmaya neden olabilmektedir. Araştırmacılar, bu bulguların sosyal medya kullanımının düzenlenmesi ve dijital okuryazarlık eğitiminin önemini vurguladığını belirtmektedirler (The Lancet Digital Health, 2024).


Neuroscience & Biobehavioral Reviews'da yayınlanan bir derleme makale, sosyal medya kullanımının nöroplastisite üzerindeki etkilerini incelemiştir. Nöroplastisite, beynin deneyimler ve öğrenme sonucunda yapısını ve işlevini değiştirme yeteneğidir. Araştırmacılar, sosyal medya platformlarının tasarımının ve kullanım şekillerinin, beynin bilgi işleme ve dikkat yönlendirme mekanizmalarını yeniden şekillendirebileceğini öne sürmektedirler. Örneğin, sürekli scroll etme ve hızlı içerik tüketimi, beyni kısa süreli dikkat ve hızlı bilgi işleme konusunda eğitirken, uzun süreli odaklanma ve derin düşünme yeteneklerini zayıflatabilmektedir. Ayrıca, sosyal medyadaki like ve paylaşım mekanizmalarının, beynin ödül sistemini sürekli olarak uyararak, dopamin döngüsünü etkilediği ve potansiyel olarak bağımlılık benzeri davranışlara yol açabileceği belirtilmektedir. Bununla birlikte, araştırmacılar sosyal medya kullanımının her zaman olumsuz etkiler yaratmadığını, özellikle eğitim amaçlı kullanıldığında veya sosyal bağlantıları güçlendirmek için kullanıldığında, beyin plastisitesini olumlu yönde etkileyebileceğini de vurgulamaktadırlar (Neuroscience & Biobehavioral Reviews, 2023).


Sonuç olarak, sosyal medya kullanımının beyin yapısı ve işlevi üzerindeki etkileri karmaşık ve çok yönlüdür. Araştırmalar, yoğun sosyal medya kullanımının beynin ödül sistemi, duygu düzenleme mekanizmaları, dikkat süreçleri ve sosyal biliş üzerinde önemli etkiler yaratabileceğini göstermektedir. Bu bulgular, dijital teknolojilerin kullanımı konusunda daha bilinçli olmamız gerektiğini ve özellikle gelişmekte olan beyinler üzerindeki potansiyel etkileri göz önünde bulundurmamız gerektiğini vurgulamaktadır. Gelecekteki araştırmalar, bu etkilerin uzun vadeli sonuçlarını daha iyi anlamaya ve potansiyel müdahale stratejileri geliştirmeye odaklanmalıdır. Aynı zamanda, bireylerin ve toplumların dijital alışkanlıklarını dengelemek, "dijital diyet" ve "dijital detoks" gibi kavramların önemini artırmaktadır. Sosyal medyanın hayatımızdaki rolünü anlamak ve bilinçli kullanımını teşvik etmek, dijital çağda beyin sağlığımızı korumak için kritik öneme sahiptir.


Kaynaklar:


JAMA Psychiatry. (2023). "Social Media Use and Brain Structure: A Meta-Analysis of Neuroimaging Studies."

Nature Neuroscience. (2024). "Alterations in Brain Connectivity Associated with Heavy Social Media Use."

The Lancet Digital Health. (2024). "Longitudinal Effects of Social Media Use on Brain Development from Adolescence to Adulthood."

Neuroscience & Biobehavioral Reviews. (2023). "Neuroplasticity and Social Media: Reshaping the Brain in the Digital Age."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANTONY FLEW'İN YANILMIŞIM TANRI VARMIŞ KİTABININ ÖZETİ-1-

                Flew, bu kitabında çocukluğundan itibaren inanç  bakımından yaşadığı tecrübelere yer vererek kısaca ateizmden teizme geçişini anlatıyor. İçinde doğduğu ailenin  Hıristiyanlığa bağlı olduğunu,  babasının vaizlik yaptığını, ayin ve toplantılara katıldıklarını bununla birlikte kendisinin dini bir feyz ve zevke almadığını ifade ediyor. Kitapta ilk önce ateizmi savunan kendi yazdığı eserlere ve onların  temel görüşleriyle bunlara verilen cevaplara  yer veriyor. Yazar, kısaca okumaları ve çalışmalarının kendisini bilimsel olarak benimsediği (öne sürülen iddianın götürdüğü yere gitmek) ilkeyle tutarlı bir biçimde yaşadığı değişimi samimiyetle anlatıyor. Kitap ayrıca ateizm konusundaki temel yaklaşımlara ana hatları ile yer veriyor. Çocukluk ve gençlik yıllarındaki Hıristiyan temelli inançlardan ateizme evirilişinin ilk adımını kötülük probleminin oluşturduğunu söylüyor. O zamanlar ailes...

Şerif Mardin’in ‘Din ve İdeoloji’ Eseri Üzerine

     Din ve İdeoloji kitabı, çapı küçük fakat içerik olarak oldukça geniş ve derin olduğu rahatlıkla söylenebilir. Efradını cami ağyarını mani bir ifade ile alanında tam bir başvuru kaynağıdır.      Yazar, ilk önce ideoloji kavramını  iki ayrı kategoride ele alıyor: Sert ideoloji ve yumuşak ideoloji. “Sert” ideolojiyle, sistematik bir şekilde işlenmiş, temel teorik eserlere dayanan, seçkinlerin kültürüyle sınırlandırılmış, muhtevası kuvvetli bir yapı kastedilirken,  “yumuşak” ideoloji ile de, kitlelerin, çok daha şekilsiz inanç ve bilişsel (cognitive) sistemleri ifade ediliyor. Yazar, ideolojiyi ise kitle toplumunun belirmesiyle beraber önem kazanan inançlar ve idare edilen”lerin arasında yaygın, yönlü, fakat sınırlı, belirsiz fikir kümeleri olarak tanımlıyor. İdeolojiler, siyasi fikir tarihi açısından  uzun zaman, insanların aklını çelen kuraldışı etkenler olarak tanımlanmıştır. [1] Yazar, bilimsellik niteliğinin üç ana...

MEHMET EVKURAN’IN SÜNNİ PARADİGMAYI ANLAMAK ADLI ESERİNDEN

     (Mehmet Evkuran,Sünni Paradigmayı Anlamak, Ankara Okulu Yayınları,2015,3.Baskı) Evkuran, Sünni paradigmayı anlamak adlı çalışmasında Ehli sünnetin siyaset düşüncesinin yapısı ve sorunlarını konu edinmektedir. Bu yazıda daha çok kitaptan alıntılara yer verilecektir. Eser, son yüz elli iki yüz yıl içinde geri kalışımız bağlamında yapılan tartışmaların merkezinde yer alan Sünni düşünceyi konu edinmektedir. Daha önceki yapılan çalışmalarda geleneksel din anlayışı, geleneksel dini düşünce şeklinde eleştirilerin hedefinde olduysa da bu çalışmada zihniyet ve dünya görüşü oluşturucu yanıyla Sünni gelenek, Türkiye’de bir bütün olarak ilk defa derli toplu, eleştirel olarak bir çalışmaya konu edilmiştir. Yazara göre kendini bir hakikat ve dinin en doğru yorumu olarak temellendiren Ehl-i Sünnet söylemi, varlığını tehdit ettiğini düşündüğü yaklaşımlara karşı koyduğu gibi, onu bilimsel/ideolojik bir okumanın nesnesi/konusu yapan yaklaşımlara karşı da kendini savunmaktadır...