Gülerek Sekülerleşmek: TikTok'ta Dini Mizahın Sosyolojisi Üzerine
Günümüz gençliği, dijital dünyanın sunduğu sınırsız içerik çeşitliliği içinde büyüyor. TikTok gibi popüler platformlar, yalnızca dans videoları veya komik skeçler değil, aynı zamanda dini temalı paylaşımlar için de bir sahne haline gelmiş durumda. Özellikle dini ritüellerin mizah konusu edilmesi, son yıllarda genç kullanıcılar arasında dikkate değer bir trend olarak öne çıkıyor. Örneğin, Ramazan ayında oruç tutarken yaşanan zorlukları esprili bir dille anlatan videolar milyonlarca kez izleniyor; TikTok’ta “Ramazan oruç komik” etiketi altında paylaşılan içerikler 23 milyonun üzerinde izlenme almış durumda.Gençler, iftar vaktini beklerken yaşadıkları komik anları veya sahurda uykusuzlukla mücadeleyi tiye alan kısa klipler çekerek hem birbirlerini eğlendiriyor hem de ortak bir deneyimi paylaşıyorlar
Peki, dijital ortamda dini içeriklerin böylesine mizah malzemesi haline gelmesi, genç kuşağın din algısını nasıl etkiliyor? Bu blog tarzındaki inceleme yazısında, bu soruya sekülerleşme, mizah sosyolojisi, dijital kültür ve gençlik sosyolojisi perspektiflerinden yanıt arayacağız. Yazı boyunca TikTok’taki dini mizah içeriklerinden örnekler ve bu içeriklere gelen kullanıcı yorumlarına dair analizler sunulacak; sonuç bölümünde ise mizahla harmanlanan dijital dinî deneyimin gençlerin dini değerlerle ilişkisini nasıl dönüştürdüğü tartışılacaktır.
Teorik Çerçeve
Sekülerleşme ve Genç Kuşak
Modernleşme ile birlikte toplumların dinî inanç ve pratiklerinde bir çözülme yaşandığı, dinin toplum hayatındaki belirleyiciliğinin azaldığı ileri sürülen sekülerleşme tezine göre, özellikle genç nesiller arasında dinin etkisi zayıflamaktadır. Klasik sekülerleşme kuramcıları, sanayileşme, şehirleşme ve bilimsel ilerleme gibi süreçlerin, geleneksel dini dünya görüşünü aşındırdığına dikkat çeker. Nitekim Türkiye örneğine baktığımızda da benzer bir eğilim görülmektedir: Yapılan araştırmalar, ülkede kişi başına düşen cami sayısı artmasına rağmen kendini dindar olarak tanımlayanların sayısında ve ibadet etme oranlarında belirgin bir azalma olduğunu ortaya koymaktadır. Örneğin, 1990’larda genç erkeklerin belirli dini ve ahlaki normlara uyma oranları ile 2000’lerdeki oranları karşılaştırıldığında, dindarlığın pratik göstergelerinde ciddi düşüşler saptanmıştır.
Sekülerleşmenin gençler üzerindeki bu etkisi, onların dinî değerleri ve ritüelleri algılama biçimlerini de dönüştürmektedir. Geleneksel olarak mukaddes (kutsal) sayılan pratikler, artık gençlerin gözünde günlük hayatın bir parçası ve dolayısıyla mizaha açık bir konu haline gelebilmektedir. Gençlik sosyolojisinin bulguları, Z kuşağının ebeveynlerine kıyasla dini konularda daha sorgulayıcı ve bireyci bir tutum benimsediğini göstermektedir. Bu kuşak, dinin toplumsal boyutundansa bireysel anlam ve değer arayışına odaklanmakta; dinî normları sorgularken, saygısızlık olarak görülme endişesi duymadan mizahı bir ifade aracı olarak kullanabilmektedirKısacası, sekülerleşme süreci gençlerin din algısını geleneksel saygı ve ciddiyet kalıplarından çıkarıp, daha günlük ve ironik bir düzleme çekmektedir.
Mizah Sosyolojisi: Kutsal ve Mizahi Olanın Kesişimi
Mizah sosyolojisi, mizahın toplumdaki işlevlerini ve sınırlarını incelerken, özellikle tabu veya kutsal addedilen konuların mizaha malzeme olmasının yarattığı gerilime dikkat çeker. Mizah, sosyologlara göre bir iletişim biçimi olarak bazen rahatlama ve dayanışma sağlarken bazen de eleştirel bir işlev görür. Freud’un rahatlama (relief) kuramı, insanların gerginlik yaratan konuları mizah yoluyla boşaltarak psikolojik bir rahatlama elde ettiğini öne sürer. Bu bağlamda gençler, üzerlerinde baskı hissedebildikleri dini kuralları veya ritüelleri esprili bir şekilde dile getirerek içsel bir rahatlama yaşıyor olabilirler. Nitekim bir akademik çalışma, dini içerikli mizahın da tıpkı diğer mizah türleri gibi çoğunlukla hayatın zorluklarıyla başa çıkma, sıkıntıları unutma ve psikolojik rahatlama amacıyla üretildiğini ortaya koymuştur
Elbette, söz konusu paragrafta kullanılan Twitter örneği oldukça sert bir eleştiri içerdiği için, paragrafın hem anlamını hem de anlatımını bozmadan daha yumuşak, yine düşündürücü ve bağlamı koruyan iki alternatif örnekle yeniden yazıyorum:
Öte yandan Thomas Hobbes ve Henri Bergson gibi düşünürlerin temsil ettiği üstünlük kuramı, mizahın bir şeyi alaya alarak kendini üstün hissetme arzusundan doğabileceğini belirtir. Dini mizah örneklerinde de, mizahı yapan kişinin (ve izleyicinin) kendini “dogmalardan sıyrılmış, özgür ve aydın” tarafta görerek dindar geleneğe üstü kapalı bir eleştiri yöneltmesi olasıdır. Gerçekten de sosyal medyada dolaşan bazı esprili paylaşımlar, dine yönelik ince bir sorgulama ya da sınır testi içerebilmektedir. Örneğin, bir kullanıcı TikTok videosunda sahura kalkamadığı için kahve içerken kendini “günahlarımı erteledim, sabah devam” notuyla tanıtmakta, bir diğeri ise iftar saatine dakikalar kala yemeklerin fotoğrafını gösterip “bu bir sabır testi değilse nedir?” diyerek mizahi bir serzenişte bulunmaktadır. Bu tür söylemler, kutsal olana yönelik eleştiriyi espri zırhı altında dile getirerek sınırları zorlamaktadır. Mizah sosyolojisi perspektifiyle bakıldığında, gençlerin dini ritüelleri tiye alması, bir yandan kuşaklararası değer çatışmasının ifadesi, diğer yandan da gençler arası yeni bir kolektif bilinç yaratma çabasıdır. Durkheim’ın “kutsal ve profan (mundar)” ayrımında, kutsal sayılanı profan olana yani gündelik ve sıradan olana dahil etmek bir toplumsal risk olarak görülür. Ancak modern gençlik, bu ayrımı flulaştırarak, kutsal görüleni de günlük hayat mizahının bir parçası yapma eğilimindedir. Bu sayede aslında dini değerlerle ilişkilerini kendi nesillerine özgü bir biçimde yeniden tanımlarlar: Kutsala saygı duymaya devam edebilirler, fakat bu saygı, onu dokunulmaz ve konuşulmaz kılmak yerine, onunla şakalaşarak da gösterilebilir. Nitekim TikTok’ta dini şakaların altında, “Allah en yüce varlık olduğu için mizah kaldıracak olgunlukta, bence gülmekte sakınca yok” minvalinde yorumlar görmek mümkündür.Bu yaklaşım, gençlerin gözünde Tanrı’nın veya din büyüklerinin “gülmeye izin veren” bir mertebede konumlandığını, dolayısıyla esprilerin hakaret değil, samimi bir iletişim şekli olarak görüldüğünü düşündürmektedir.
Dijital Kültür ve İnanç: TikTok Çağında Mizah
Dijital kültür, iletişim teknolojilerinin ve sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla oluşan yeni değer ve pratikler bütünü olarak tanımlanabilir. Bu kültürde hız, görsellik, katılımcılık ve mizah başat unsurlardır. Özellikle TikTok gibi platformlar, kullanıcıların birkaç saniye içinde dikkat çekmesi gereken bir ortam yarattığı için, içeriklerin büyük bölümü esprili, şaşırtıcı veya çarpıcı şekilde tasarlanmaktadır
TikTok’un doğası gereği, ciddi veya ağırbaşlı konular bile bir trende, bir şakaya dönüşerek sunulabiliyor. Platformun “challenge” (meydan okuma) veya akım kültürü, farklı kullanıcıların aynı konuyu veya hareketi tekrar ederek viral hale getirmesi üzerine kurulu. Bu ortamda dini ritüeller de birer “akım” malzemesine dönüşebiliyor. Örneğin, bir kullanıcının namaz kılarken cep telefonu çalmasıyla yaşanan komik anları paylaşması, kısa sürede bir trende dönüşüp yüzlerce kişi tarafından benzer videoların çekilmesine yol açabiliyor. Sosyal medyada neredeyse her türlü davranışın bir anda viral hale gelebildiği ve tekrarlar yoluyla normalleşebildiği bilinen bir gerçektir.Bu durum, geleneksel toplumda mahrem veya saygı çerçevesinde yürütülen dinî pratiklerin de kamuya açık dijital arenada esprili bir performansa dönüşmesini kolaylaştırıyor. Dijital kültürün katılımcı yapısı, gençleri yalnızca içerik tüketicisi değil, aynı zamanda içerik üreticisi konumuna getiriyor. Bu sayede genç kuşak, din ile ilgili kendi anlatılarını oluşturma imkânı buluyor: Camiye gitmek istemeyen bir gencin trajikomik bahaneleri, ya da teravih namazında saf tutarken sosyal mesafeyi abartanların parodisi gibi içerikler, gençler tarafından üretilip yine gençlerce tüketiliyor. Bu içerikler üretilirken ciddi bir teolojik tartışma yerine, paylaşılabilir, eğlenceli ve “anlaşılır” bir dil kullanılıyor ki bu da dijital kültüre özgü bir din dili oluşmasına katkı sağlıyor. Ayrıca algoritmaların kullanıcı tercihlerine göre içerik önermesi, benzer mizahi dini içeriklerin bir kullanıcının karşısına sıkça çıkmasına yol açıyor. Sonuçta genç bir kullanıcı, TikTok’ta birkaç böyle video izlediğinde, platform ona daha fazlasını gösteriyor ve dini mizah adeta bir dijital alt-kültür olarak süreklilik kazanıyor. Bu alt-kültür, geleneksel dinî eğitimden farklı olarak, gülmeyi ve paylaşıma katılmayı teşvik ettiği için gençleri içine çekmede oldukça başarılı.
Gençlik Sosyolojisi: Z Kuşağının Dijital Din Anlayışı
Gençlik sosyolojisi, genç bireylerin toplum içindeki konumunu, değerlerini ve etkileşim biçimlerini incelerken, içinde bulunulan çağın dinamiklerini göz önünde bulundurur. Z Kuşağı olarak adlandırılan günümüz genç nesli, dijital dünyaya doğmuş olmalarıyla önceki kuşaklardan ayrılırken, din ve değerler konusunda da daha farklı bir profil sergiliyor. Bu kuşağın belirgin özellikleri arasında otoriteye mesafe, bireysellik, çokkültürlülüğe açıklık ve ifade özgürlüğüne düşkünlük sayılabilir. İnternet sayesinde dünya görüşlerini sürekli genişleten gençler, tek bir doğruluğun olmadığını, farklı inanç ve inançsızlık biçimlerinin varlığını çok erken yaşta fark ediyorlar. Bu da onların kendi dinî inançlarına daha esnek ve seçici yaklaşmalarına neden oluyor. Gençlik sosyolojisi açısından, din artık bu kuşak için ya katı bir şekilde sahip olunup tüm hayatı belirleyen bir rehber, ya da tamamen reddedilen bir olgu olmaktan çıkıp, hayatın bir alanı haline geliyor. Gençler, dinî kimliklerini tıpkı müzik zevkleri veya moda tercihleri gibi, kişisel kimliklerinin bir parçası olarak görüyor ancak bunu mutlak ve değişmez kabul etmiyorlar. Bu perspektiften bakıldığında, dini mizah içerikleri gençlerin din ile ilişkilenme biçimindeki değişimin bir yansıması olarak anlaşılabilir. Örneğin, bir YouTube kanalındaki dini sorgulama içerikli videonun altında bir kullanıcının “50 küsur yaşlarına gelmiş iki arkadaşız, 30 yıllık dindarlık hayatımızı 5 aylık bir süre içinde temelinden sarsıp yerle bir ettin” şeklinde yorum yaptığını, bir diğer gencin ise “21 yaşındayım, idolümsün diyebilirim” dediğini görüyoruz
Bu ifadeler, dijital platformlarda maruz kalınan içeriklerin gençlerin yıllarca aileden ve çevreden edindiği dini kabulleri kökten sorgulatabildiğini ve yeni rol modeller ortaya çıkardığını gösteriyor. Gençler artık bir imamı veya aile büyüğünü değil, YouTube’da, TikTok’ta dine farklı yaklaşan bir içerik üreticisini “idol” olarak görebiliyor. Bu dramatik dönüşüm, gençlik sosyolojisinin “arınma” ve “yeniden inşa” kavramlarıyla açıklanabilir: Gençler geleneksel inanç kalıplarından arınırken, yerine kendi deneyimleriyle yoğurdukları, mizahın ve dijital etkileşimin şekillendirdiği yeni bir inanç anlayışı inşa ediyorlar. Sonraki bölümde, TikTok’ta paylaşılan dini mizah içeriklerinin somut örneklerine ve bu içeriklerin gençler tarafından nasıl algılandığına yakından bakacağız.
TikTok İçerik Analizi: Dini Ritüeller Mizah Sahnesinde
TikTok platformunda karşımıza çıkan dini mizah içerikleri oldukça çeşitli olmakla birlikte, belli başlı temalar etrafında şekillendiği görülüyor. Bu bölümde, gençler tarafından üretilen ve paylaşılan bu içeriklerin bazı örneklerini ve ortak özelliklerini inceleyeceğiz.
1. Oruç ve Ramazan Mizahı:
Ramazan ayı, genç TikTok kullanıcıları için bitmek bilmez bir espri kaynağına dönüşmüş durumda. Birçok genç, oruç tutmanın getirdiği açlık ve susuzluk hissini, sahura kalkmanın zorluklarını veya iftar vaktini beklerken geçen komik anları videoya çekiyor. Mesela, sahurda uykulu gözlerle sofrada otururken dalıp giden bir gencin videosu ya da iftara dakikalar kala mutfakta yemeklere özlemle bakan bir başkasının görüntüsü, binlerce kişi tarafından izlenip paylaşılıyor. TikTok üzerinde “#RamazanAyıKomik” veya “#OruçKomedisi” etiketleriyle pek çok içerik birikmiş durumda. Bir arama sonucunda “Ramazan Ayı İçin Komik Videolar” başlığıyla paylaşılan videoların 20 milyondan fazla izlendiği göze çarpıyor. Bu videoların açıklamalarında “iftardan sonra gülme krizi garantili”, “sahurda uykusuz kalanların halleri” gibi ifadeler yer alıyor ki bu da içeriğin hem güldürü hem de paylaşanların ortak deneyimine vurgu yaptığını gösteriyor Bu tür mizah içerikleri, oruç tutma deneyimini yaşayan gençlere “Yalnız değilsin, hepimiz benzer şeyler yaşıyoruz” mesajı vererek bir nevi topluluk hissi de oluşturuyor. Dini bir vecibe olan oruç, burada gençlerin dilinde sevimli bir dayanışma öyküsüne dönüşüyor. Kimi videolarda oruç tutmayan arkadaşlarına takılan gençler görülüyor: Bir TikTok videosunun başlığında “Oruç tutmayan arkadaşlarınıza gönderebileceğiniz eğlenceli video” ifadesi yer alıyor.Bu tarz paylaşımlarda oruç tutmayanlar hafifçe iğnelenirken, asıl amaç güldürmek ve Ramazan neşesini paylaşmak oluyor. Böylece oruç tutmak ya da tutmamak gibi potansiyel gerilim yaratacak bir konu bile mizahla yumuşatılıyor, gençler arasında hoşgörülü bir etkileşime zemin hazırlanıyor.
2. Namaz ve İbadet Rutinleri:
Gençlerin mizah konusu yaptığı bir diğer alan, günlük ibadet pratikleri. Özellikle namaz kılma ile ilgili pek çok komik video TikTok’ta dolaşıyor. Bu videolarda, namaz sırasında karşılaşılan küçük aksilikler veya gençlerin ibadet hakkındaki duyguları esprili bir şekilde aktarılıyor. Örneğin, bir videoda gencin tam namaza durduğu anda cep telefonunun çalması üzerine yaşadığı ikilem – bir yanda arayan anne, diğer yanda bölünmemesi gereken namaz – komik bir dille sahneleniyor. Bir başka popüler mizah konusu, namaz kılarken etraftaki küçük çocukların veya evcil hayvanların yaptıkları yaramazlıklar. TikTok’ta “Namaz kılarken komik anlar” etiketine baktığımızda, kedi tarafından rahatsız edilen bir gencin secdede sırtına çıkan kediyle imtihanı, ya da camide babasının yanında saf tutmaya çalışan küçük bir çocuğun yaptığı komiklikler gibi sahnelerle karşılaşıyoruz Bu görüntüler izleyenleri hem güldürüyor hem de “ibadet eden insan” imajını günlük hayatın doğal bir parçası olarak sunuyor. Genç içerik üreticileri, namaz gibi ciddi bir ritüeli konu alırken bile saygı çizgisini tamamen aşmamaya özen gösteriyor gibiler. Çoğu video, “Namaza başlamadan önce yaşanan eğlenceli anlar” ya da “namazda akla gelen gereksiz düşünceler” gibi, izleyenin kendinden bir parça bulacağı durumlara odaklanıyor. Bu sayede, namaz kılan gençlerin yaşadığı insanî deneyimler ortak bir gülme vesilesine dönüşüyor. Dikkat çekici bir nokta, bu tür mizahi içeriklerin altında yer alan yorumlarda bir çok gencin “Aynısı bana da oldu” şeklinde birbirine yanıt veriyor olması. Bu da, aslında ibadet pratiğinin bile dijital alanda paylaşılabilir bir deneyim haline geldiğini ve gençler arasında yeni bir dini dayanışma biçimi ortaya çıktığını gösteriyor.
3. Dini Motiflerle Skeçler ve Parodiler:
TikTok’ta bazı gençler, kısa skeçler yoluyla dini temaları işliyor ve bunları genellikle abartılı bir mizahla sunuyorlar. Örneğin, bir skeç videosunda genç bir kadın ve erkek, geleneksel bir dini nikah merasimini taklit ederek absürt diyaloglar kuruyorlar; bu esnada arka planda ilahi çalarken karakterler sanki bir komedi filmindeymiş gibi abartılı jestlerle durumu canlandırıyor. Bir başka popüler parodi ise “Dede Nine ile Teknoloji” temalı: Genç bir TikToker, yaşlı bir aile büyüğünü canlandırarak onun teknolojik aletleri (telefon, TikTok uygulaması) anlamaya çalışırken dini ifadeler kullanmasını mizahi bir şekilde gösteriyor. Mesela, videoda dede karakteri TikTok’ta gördüğü bir dans videosuna “Tövbe estağfurullah, bu ne böyle” diyerek tepki veriyor, ardından merakına yenilip kendi de deniyor. Bu gibi skeçler, aslında kuşaklararası farkları ve gençlerin deneyimlerini öne çıkarırken, içinde dini motifler de barındırıyor. İzleyen gençler hem ailelerinden gördükleri tutumları hatırlayıp gülüyor, hem de kendi dünyalarıyla gelenek arasında köprü kuran bu içerik sayesinde bir nevi rahatlama hissediyorlar. Hayber Gençlik gibi bazı TikTok hesaplarının bu tür içeriklerde özellikle aktif olduğu görülüyor.Bu hesaplar, İslami bir gençlik organizasyonuna ait olup, mizahı bilinçli bir stratejiyle kullanarak gençlere dini değerleri aktarmaya çalışıyor olabilir. Nitekim Hayber Gençlik tarafından paylaşılan videolarda zaman zaman “namaz kılmayan kardeşlerimize mizahi tavsiyeler” veya “Z kuşağı ve yenilikçi dini yaklaşımlar” gibi başlıklar altında eğlenceli ama mesaj içeren içeriklere rastlanıyor
Bu tür örnekler, dijital dindarlığın, gülme unsuruyla harmanlanarak nasıl yeni bir form kazandığının göstergesi olarak değerlendirilebilir. Genç içerik üreticileri, bir yandan dinî referansları kullanarak özgün mizah üretiyor, diğer yandan izleyici gençlere aslında dini kültürün hala hayatlarının bir parçası olduğunu hissettiriyorlar.
4. Eleştirel Mizah ve Sınır İhlalleri:
Elbette her dini mizah içeriği “masum” sayılabilecek türden değil. Bazı TikTok videoları veya trendleri, doğrudan dini inançları ve figürleri tiye alarak daha sert bir eleştirel mizah örneği sergiliyor. Özellikle kendini ateist veya agnostik olarak tanımlayan bazı genç kullanıcılar, kısa videolarla dine eleştirel yaklaşımını alaycı bir üslupla ortaya koyuyor. Örneğin, popüler bir videoda bir genç, Kur’an’dan bir ayeti bağlamından kopararak komik bir dans eşliğinde ekrana yazıp, altına da “Anlayana” şeklinde bir not düşmüştü. Bu gibi içerikler, dindar gençler arasında tepki çekebiliyor. Bazı kullanıcılar bu videoların altına “Bu kadarı saygısızlık”, “Mizah başka hakaret başka” gibi yorumlar yazarak tepkilerini dile getiriyorlar. Ancak kimi zaman bu tarz videolar, platformun içerik denetim politikalarından da kaçabiliyor ve geniş kitlelere ulaşabiliyor. Sosyal medyada dine veya dini değerlere yönelik eleştirel mizahın sınırları muğlak olduğundan, hangi içeriğin “hakaret” hangisinin “mizah” sayılacağı konusunda ortak bir anlayış yok. Bir akademik inceleme, sosyal medyada paylaşılan bu tarz içeriklerin hiçbir sansüre uğramadan dolaştığını ve arayış içindeki gençlerin karşısına sıkça çıktığını, bunun da gençleri dini değerden uzaklaştırarak dinin toplumsal boyutunu hafife almaya yönelttiğini tespit ediyor. Nitekim yakın geçmişte Türkiye’de yaşanan bir olay, bu sınır ihlallerinin sonuçlarını gözler önüne serdi: Adana’da bir türbenin (yatır mezarının) içerisinde TikTok videosu çeken bir genç kadın, videoda Kur’an’dan dua kitabı okuyormuş gibi yapıp ardından ilahi müziğe mimiklerle eşlik ederek ve türbeyi alaycı biçimde öperek Ramazan ayında “İslami değerlerle dalga geçtiği” iddiasıyla halkın büyük tepkisini çekti.Sosyal medyada infial yaratan bu video sonrasında genç kadın, “dini değerleri alenen aşağılama” suçlamasıyla gözaltına alındı ve hakkında yasal işlem başlatıldı. Bu örnek, dijital platformda yapılan mizahın gerçek hayatta ciddi sonuçlar doğurabileceğini göstermesi açısından önemlidir. Bir yanda ifade özgürlüğü ve mizah hakkı, diğer yanda toplumsal hassasiyetler ve hukuk devreye girmiştir. Gençler çoğu zaman bu çizgiyi net olarak kestiremeyebilir; kimi zaman “sadece şaka” diyerek paylaştıkları bir içerik, geniş kitlelerce saygısızlık olarak algılanabilir.
TikTok’taki dini mizah içeriklerinin analizi, genel olarak bizlere şunu gösteriyor: Genç kuşak, dini ritüelleri ve kavramları kendi gündelik deneyimleri ve espri anlayışları doğrultusunda yeniden yorumluyor. Bu yeniden yorumlama sürecinde, ortaya hem yaratıcı bir dini ifade biçimi çıkıyor hem de geleneksel anlayışla çatışma potansiyeli taşıyan bir dil oluşuyor. Bir sonraki bölümde, bu içeriklere gelen kullanıcı yorumlarını ve gençlerin birbirleriyle olan etkileşimlerini irdeleyerek, mizahın din algısına etkisini daha somut biçimde ele alacağız.
Yeni Dijital İmamlar: Fenomen Din Anlatıcıları
TikTok ve YouTube gibi platformlar, yalnızca eğlence veya haber değil, aynı zamanda dini bilgi ve içerik aktarımı için de alternatif birer mecra haline gelmiş durumda. Geleneksel anlamda camide vaaz veren imam figürü, günümüz dijital dünyasında yerini yavaş yavaş sosyal medya fenomeni dini anlatıcılara bırakıyor. Bu anlatıcılar; bazen teoloji eğitimi almış, bazen ise sadece inançlarını samimi bir dille paylaşan genç bireyler olabiliyor. Dini içerikleri kısa, eğlenceli ve izlenebilir formatta sunan bu kişiler, özellikle gençler üzerinde önemli bir etkiye sahip. Çünkü geleneksel dini anlatım biçimi, gençler için çoğu zaman fazla resmi, katı ya da uzak algılanırken; fenomenlerin “samimi, gündelik ve mizahi” tarzı, dinle bağ kurmanın daha yumuşak bir yolunu sunuyor. Örneğin, TikTok’ta ilahilerle dini içerik üreten bazı kullanıcılar, takipçilerine hem dua hatırlatıyor hem de yorumlarda dini soruları yanıtlayarak adeta bir “dijital cemaat” oluşturuyor.
Bu yeni dijital imamlar, otantik din anlatısının dönüşümüne katkı sunarken aynı zamanda bir tür popüler kültür figürüne dönüşüyor. Onların din anlatımı, yalnızca inanç aktarımı değil; aynı zamanda bir performans, bir etkileşim biçimi, bir görünürlük stratejisi haline geliyor. Bu fenomenler, içeriklerinde sık sık mizahı, ironi ya da çağdaş referansları kullanarak geleneksel vaaz dilini kırıyorlar. Örneğin, bir fenomen “abdest almayı unutanların dramı” temalı video serileri üretirken, bunu hem öğretici hem de eğlenceli şekilde sunabiliyor. Bu tür içerikler, klasik vaazlardaki “öğüt verici” tondan uzak, izleyeni yargılamayan bir yaklaşımla hazırlandığı için özellikle Z kuşağı tarafından daha çok tercih ediliyor. Ancak burada dikkat çekici bir nokta, bu dijital din anlatıcılarının zamanla takipçi sayılarına ve algoritmalara göre içerik üretmeye başlaması, yani dinin dijitalde kitle beğenisine göre yeniden şekillenme riskidir. Fenomenler, ilgi çekici olmak için dini sadeleştirebilir, sembolleştirebilir ya da sadece “hoşa gidecek” yönlerini öne çıkarabilirler.
Bütün bunlar bize, dijital çağda dini öğrenmenin ve aktarmanın şekil değiştirdiğini göstermektedir. Gençler, artık dini bilgiyi sadece camiden ya da kitaplardan değil, TikTok videolarından, YouTube sohbetlerinden ve Instagram canlı yayınlarından öğreniyorlar. Bu da geleneksel dini otoritelerin konumunu sarsmakta ve yerine yeni, melez bir dini temsil biçimi koymaktadır: bir yanda dini bilgi, diğer yanda dijital etkileşim ve popülerlik. Genç bir takipçi için bir TikTok fenomeni, “imam değil ama idol” olabilmekte; bu da dinin yeni nesil tarafından nasıl alımlandığını anlamak açısından son derece önemlidir. Bu durum bir yandan dinin güncel yaşama entegrasyonunu kolaylaştırırken, diğer yandan da “dijitalde popüler olan her şeyin doğru olduğu” gibi bir algının yayılmasına neden olabilir. Bu nedenle dijital dini içeriklerin hem pedagojik hem etik hem de sosyolojik olarak dikkatle incelenmesi, sadece din eğitimi için değil, toplumsal dönüşüm süreçlerini anlamak açısından da kritiktir.
Kullanıcı Yorumları Analizi: Gençlerin Tepkileri ve Etkileşimleri
TikTok üzerinde dini mizah içeriklerinin altında toplanan kullanıcı yorumları, genç kuşağın bu içerikleri nasıl algıladığının birincil göstergelerinden biridir. Yorumlar incelendiğinde genel olarak iki ana eğilim dikkat çekiyor: Birincisi, destekleyici ve gülüp geçme kültürünü paylaşanlar; ikincisi ise eleştirel veya endişeli yaklaşanlar.
Olumlu ve Paylaşımcı Tepkiler:
Birçok genç kullanıcı, dini mizah içeriklerinin altına arkadaşlarını etiketleyerek (“Hani geçen gün biz de aynısını yaşamıştık, bak tam bizlik😂” şeklinde) veya kendi deneyimlerini ekleyerek yorum yapıyor. Örneğin, bir oruç mizahı videosunun altında “Dün tam iftara 5 dk kala ben😂 annem mutfakta aynı böyleydi” gibi bir yorum görmek mümkün. Bu tür tepkiler, içeriği üretenle tüketen arasında bir bağ kurulduğunu gösteriyor. Gençler, videolardaki mizahi durumu kendi hayatlarından parçalarla özdeşleştirerek ortak bir gülme deneyimi yaşıyorlar. Böylece dijital platform, sanal olsa da bir nevi dini mahalle sohbeti işlevi görüyor; nasıl ki eskiden iftar sonrası sohbetlerde insanlar oruç anılarını anlatıp gülerlerdi, şimdi TikTok yorumlarında benzer paylaşımlar yapılıyor. Bir başka dikkat çekici olumlu tepki türü, mizahi yaklaşımın takdir edilmesi yönünde. Örneğin, namazla ilgili esprili bir videonun altında genç bir kullanıcı “Dinimizi böyle güler yüzle anlatmanız çok hoş, herkes sadece korkutuyor ama siz sevdirmeye çalışıyorsunuz” diye yazmış. Bu yorum, mizahın didaktik olmayan, eğlenceli üslubunun gençlere daha sempatik geldiğini vurguluyor. Hatta bazı kullanıcılar bu içeriklerin altında dini bilgiler de paylaşıyor; örneğin videodaki esprili duruma atıfla “aslında namazda böyle bir durumda şu yapılır” diyerek hem bilgi verip hem de muhabbeti sürdürüyorlar. Genel olarak olumlu yorumlar, mizahın birleştirici yönünü ortaya koyuyor: Ortak gülme, ortak deneyim hissiyatı yaratıyor ve gençler arasındaki bağları güçlendiriyor. Ayrıca bu paylaşımları izleyen ve yorumlarda aktif olan gençlerin, dini pratikleri tamamen terk etmediği, aksine onlara yeni bir yaklaşım geliştirdiği anlaşılıyor. Bir kullanıcı yorumu bunu güzel özetliyor: “Eskiden oruç tutmak çok zor gelirdi, bu videolar sayesinde şimdi zorlandığım anlarda aklıma geliyor da gülüyorum, bir şekilde dayanıyorum”. Bu ifade, mizahın dini pratikleri kolaylaştırıcı bir etkisi olabileceğini de ima ediyor – en azından algısal düzeyde.
Olumsuz ve Eleştirel Tepkiler:
Her ne kadar birçok genç bu içeriklerden keyif alsa da, yorumlar arasında eleştirel sesler de yok değil. Özellikle daha muhafazakâr veya dini hassasiyeti yüksek kullanıcılar, bazı paylaşımların sınırı aştığını düşünebiliyor. “Konu din olunca şaka kaldırmaz”, “Bir mümin böyle espri yapmaz” ya da “Ahirette bunun hesabını veremezsiniz” gibi sert uyarılar, bazı videoların altında yüzlerce beğeni almış yorumlar olarak karşımıza çıkabiliyor. Bu da gösteriyor ki, dijital platformda gençlerin yanı sıra farklı yaş gruplarından ya da daha geleneksel yaklaşıma sahip bireyler de bu içeriklere erişip tepkilerini dile getiriyorlar. Aslında burada yalnızca bir içerik tartışması değil, bir kuşak çatışması da gözleniyor: Genç kullanıcı espriyi “zararsız” veya “iyi niyetli” bulurken, daha büyük ya da daha tutucu bir kullanıcı aynı şeyi “saygısızlık” olarak yorumlayabiliyor. Yorumlar kısmında zaman zaman bu iki grup arasında tartışmalar çıktığı da oluyor. Örneğin, bir videonun altında bir kullanıcı “Peygamberimiz de mizah yapardı, bu kadar katı olmayın” diye savunma yaparken, bir başka kullanıcı ona “Sen kim oluyorsun da bunu normalleştiriyorsun” diyerek çıkışabiliyor. Bu tür tartışmalar, dijital çağda din söyleminin demokratikleşmesi ile de ilgili: Herkes görüşünü eşit biçimde dile getirebildiği için, otorite konumu belirsizleşiyor. Yine de gençlerin çoğunlukla bu tartışmalara girmeyip, eleştirel yorumları ya cevapsız bıraktığı ya da alttan alarak geçiştirdiği görülüyor. Bazı içerik üreticileri, olası yanlış anlaşılmaları önlemek için videolarına açıklama notu eklemeyi tercih ediyor: “Arkadaşlar bu bir şakadır, amacım saygısızlık etmek değil, hepimiz bazen böyle hissediyoruz sadece gülmek istedim” gibi açıklamalar, videonun açıklama kısmında yer alabiliyor. Hatta, Dini Şakalar etiketiyle paylaşım yapan bir kullanıcı, “Allah en üst varlık olduğu için mizah kaldıracak olgunlukta olduğunu düşünüyorum” diyerek kendince teolojik bir temel bile sunmuş mizahına. Bu yaklaşım eleştirileri tamamen dindirebilir mi bilinmez, ancak en azından niyet beyanı açısından önemli.
Etkileşimlerin Din Algısına Yansıması:
Kullanıcı yorumları analizi gösteriyor ki, TikTok’taki dini mizah içerikleri etrafında bir dijital müzakere alanı oluşmuş durumda. Gençler burada sadece gülüp geçmiyor, aynı zamanda dinin nasıl yaşanması ve ifade edilmesi gerektiğine dair fikirlerini de paylaşıyorlar. Bu etkileşimlerin gençlerin din algısına birkaç şekilde yansıdığı söylenebilir: İlk olarak, dinî konularda hoşgörü eşiği genişliyor. Mizah, belirli bir konuda esneklik sağladığı için, genç bir birey kendi inancına ters veya garip gelen bir durumla karşılaştığında onu hemen reddetmek yerine mizahi bir gözle bakıp tolere edebiliyor. İkinci olarak, dini bireyselleştirme eğilimi güçleniyor. Her kullanıcı, kendi yaşantısından örneklerle dini pratiğini yorumladığı için, dinin “herkese uyan tek bir kalıbı” fikri zayıflıyor. Bunun yerini, “ben böyle yaşıyorum, sen öyle yaşıyorsun, önemli olan niyetimiz iyi olsun” anlayışı alıyor. Nitekim bir genç yorumunda şöyle diyordu: “Arkadaşlar herkesin günahından sevabından size ne, İslam’da çan eğrisi mi var sanki, ne ilgilendiriyor?”
Bu yaklaşım, dinin toplumsal denetim boyutunu reddeden ve onu tamamen bireysel bir ahlak meselesine indirgeyen post-modern bir tutumdur. Üçüncü olarak, dine karşı mesafe ve eleştirellik alışılmış hale geliyor. Mizahın sürekli devrede olması, ciddi bir dini konuda bile gençlerin şüpheyle yaklaşıp espri malzemesi çıkarmasına yol açabiliyor. Bu durum, kimi zaman dinden soğuma veya tamamen kopma riskini beraberinde getirebilir. Ancak aynı etkileşim ortamı, dinden kopanlarla kalanlar arasında bir diyalog da kuruyor. Sonuç olarak, yorumlar bölümündeki tartışmalar ve paylaşımlar, gençlerin zihinlerinde din kavramının katı ve dokunulmaz olmaktan çıkıp dönüştürülebilir, tartışılabilir ve hatta gülebildikleri bir kavram haline gelmesine katkı sağlıyor. Bu dönüşümün olumlu mu olumsuz mu olduğu ise bakış açısına göre değişebilir: Kimi uzmanlar gençlerin dini değerleriyle daha samimi bir ilişki kurduklarını savunurken, kimileri de dünyevileşme ve değer erozyonu konusunda endişe taşıyor.
Sonuç
Dijital çağın gençleri, önceki nesillerin deneyimlemediği bir iletişim ve kültür ortamında kendi değerlerini şekillendiriyorlar. TikTok platformunda dini mizah içeriklerinin yükselişi, bu dönüşümün çarpıcı örneklerinden biri. Bu incelemede gördük ki, gençler dini ritüelleri dijital mizah potasında eriterek yeniden biçimlendiriyorlar. Bir yandan oruç, namaz, kurban, bayram gibi dini pratikler konusunda gülerken bir yandan da bunları konuşulur, paylaşılır kılıyorlar. Mizah, gençler için din ile mesafeyi ayarlamanın, onu günlük hayatlarına entegre etmenin bir yolu haline gelmiş görünüyor. Dini ritüellerin dijital ortamda mizaha konu olması, gençlerin dini değerlerle ilişkisini iki yönlü olarak dönüştürüyor:
Birinci yön, dini değerlerin sekülerleşmesi. Kutsallık atfedilen birçok unsur, mizah yoluyla dünyevi bir çerçeveye çekiliyor ve genç zihinlerde eski ihtişamlı konumundan indiriliyor. Artık genç bir birey için teravih namazı, bir ibadet olmasının yanı sıra “arkadaşlarla birlikte gülünecek anılar” demek olabiliyor; veya Ramazan, manevi arınma mevsimi olmanın yanı sıra “komik oruç anıları koleksiyonu” anlamına da gelebiliyor. Bu durum, yüzeysel bakıldığında dini değersizleştirme gibi algılansa da, aslında altta yatan mesaj daha karmaşık: Gençler, dini hayatlarının dışına itmek yerine, onu kendi dünyalarına çekip orada yeniden tanımlıyorlar. Bu süreçte saygı ve inanç tamamen yok olmuyor, fakat ifade biçimi değişiyor.
İkinci yön ise dinin gençlik kültürüne eklemlenmesi. Gençler arası iletişimde espri ve şaka kültürü ne kadar önemliyse, din de bu kültürün bir parçası haline geliyor. Bu da dini, gençlik alt kültürünün içinde yaşatan bir olguya dönüştürüyor. Örneğin eskiden yalnızca camide hocadan duyulan bir dini öğüt, şimdi TikTok’ta esprili bir videonun içinde karşımıza çıkabiliyor. Genç, belki klasik vaaz diline kapalı, kulak tıkayan biri iken, mizahi bir dille verilmiş mesajı bilinçaltında daha kolay kabul edebiliyor. Bu anlamda, bazı dini grup ve liderlerin de sosyal medyada mizaha başvurarak gençlere ulaşma çabası tesadüf değil. İslam tarihinde Nasreddin Hoca örneğinde olduğu gibi, mizah aslında yeni bir şey değil; fakat TikTok gibi küresel platformlar, bu geleneği gençliğin diline tercüme ederek dev bir etki alanı yaratmış durumda.
Sonuç itibariyle, TikTok’taki dini mizah, gençlerin din algısını daha esnek, kişisel ve etkileşime açık bir forma dönüştürüyor. Bu dönüşümde sekülerleşme kuramının öngördüğü gibi dinin toplumsal otoritesi azalırken, bireysel düzeyde yeni anlamlar kazanıyor. Mizah sosyolojisi açısından bakarsak, gençler bu yolla hem gülüp rahatlıyor hem de söylenemeyecek olanı söyleyebiliyor; yani mizah, bir emniyet supabı işlevi görüyor. Dijital kültür perspektifinden, bu trend, kültürel üretimin yataylaşmasının bir parçası: Gençler kendi din söylemlerini kendileri üretiyorlar. Gençlik sosyolojisi bakımından da bu durum, yeni kuşağın aidiyet ve ifade biçimlerinin farklılaştığını gösteriyor.
Elbette bu tablo, tamamen pembe değil. Dini değerlerin mizah yoluyla iletilmesi, içeriğin bağlamına göre olumlu veya olumsuz etki yapabilir. İnce çizgi, mizah ile saygısızlık arasındaki sınırda yatıyor. Gençlerin çoğu bu sınırın farkında olsa da, bazen beğeni uğruna veya farkında olmadan aşırılıklar yaşanabiliyor. Bu noktada hem dijital okuryazarlığın hem de din eğitimindeki yöntemlerin güncellenmesinin gerekliliği ortaya çıkıyor. Gençlere, dinlerini sevdirmenin yolunun korkutmaktan değil, belki de bazen birlikte gülümsemekten geçtiği anlaşılıyor. Ancak aynı zamanda, kutsal olana saygının da mizahla da olsa korunabileceği bilinci verilmelidir.
Bu yazıda ele aldığımız TikTok’taki dini mizah olgusu, aslında daha geniş bir dönüşümün parçası: Din ve popüler kültürün etkileşimi. Genç kuşak, bu etkileşimin merkezinde yer alıyor ve geleceğin dini yaşayış biçimlerini de muhtemelen bu deneyimlerinden yola çıkarak belirleyecek. Mizahın dönüştürücü gücü yadsınamaz; onu yapıcı bir şekilde kullanmak, gençlerin hem eğlenip hem öğrenebileceği bir dini ortam sağlamak mümkün. Son tahlilde, dijital çağda gençlerin dini değerlerle ilişkisi ne tamamen kopuk ne de eskisi gibi sorgusuz sualsiz; bunun yerine, sorgulayarak, gülerek, yeniden anlamlandırarak devam ediyor. TikTok’taki dini mizah içerikleri, bu yeni ilişkinin hem bir sonucu hem de katalizörü. Gençler orada, kendi “din dili”ni yaratıyor ve bu dil, geleneksel dini söylemin belki de çok daha ötesine nüfuz ediyor. Bu yüzden, bu olguyu anlamak, sadece gençleri anlamak için değil, dinin toplum içindeki geleceğini görmek için de önemli bir pencere açıyor.
Kaynakça
Arıcı, H. (2022). Ergen Din Tasavvurunun İnşasında Sosyal Medya. Dergipark. https://dergipark.org.tr
Kutlu, M. (2022). Religious Humor Digitalized by New Media. Akdeniz İletişim Dergisi. https://dergipark.org.tr
Yargı, A. (2021, 19 Ağustos). Sekülerleşen gençlerin siyasi eğilimlerindeki değişimler. Independent Türkçe. https://www.indyturk.com
TikTok. (2023). Ramazan Oruç Komik ve Namaz Kılarken Komik etiketleri arama sonuçları. https://www.tiktok.com
Veryansın TV. (2021, 20 Nisan). Türbede TikTok videosu çekti… Gözaltına alındı. https://www.veryansintv.com
Twitter. (2021). Sosyal medyada dini mizah örnekleri tweet arşivinden.
TikTok Kullanıcı Yorumları. (2023). Dini Mizah Videoları Altındaki Yorumlar. https://www.tiktok.com
Yorumlar
Yorum Gönder