Dijital çağda, dini pratikler ve rehberlik yöntemleri dijital platformlar aracılığıyla dönüşüme uğruyor. Bugün dinî içerikler adeta birer tüketim ve magazin malzemesi hâline gelmiş, geleneksel dinî otoritelerin etkisi zayıflayıp yerlerini medya üzerinden vaaz veren kişilere bırakmıştır. Özellikle genç kuşak, ibadet ve inançla ilgili bilgileri sosyal medya üzerinden edinerek inançlarını bu dijital ortamda şekillendirme eğilimindedir. Bu bağlamda Instagram gibi görsel ve etkileşim temelli bir platform, yalnızca arkadaşlarla fotoğraf paylaşılan bir mecra olmaktan çıkarak yeni nesil bir manevi danışmanlık ve rehberlik alanına dönüşmüştür.
Instagram'da dini içerik paylaşan fenomen hesaplar; gönderileri, hikâyelerde yaptıkları anket ve soru-cevap etkinlikleri ile takipçileriyle birebir iletişim kurarak, klasik anlamda bir din adamının sunduğu manevi desteği dijital ortamda sunabilmektedir. Bu yeni pratik, geleneksel dinî yapılarla kıyaslandığında ciddi bir değişime işaret ediyor. Nitekim araştırmalar, genç bireylerin artık camideki vaazlardan veya kitaplardan ziyade Instagram'da takip ettikleri dinî fenomenlerin yorumlarından etkilenerek inançlarıyla ilgili kararlar alabildiklerini ortaya koymaktadır.
Bu yazıda dijitalleşmenin dini inanç ve pratikler üzerindeki etkisi Instagram örneği üzerinden incelenecektir. Sosyal medyada dinî temsilden dijital otorite ve takipçi ilişkisine, Instagram'da yürütülen manevi danışmanlık pratiklerinden bu faaliyetlerin platform ekonomisiyle etkileşimine kadar uzanan başlıklar ele alınacak; dijitalleşmenin dinî yaşamı nasıl dönüştürdüğü sade bir dille açıklanacaktır.
Sosyal Medyada Dinî Temsil
Dinin dijital medyada temsili, geleneksel ortamlardan farklı biçimler almaktadır. Dijital din kavramı, inancın çevrimiçi mecralarda deneyimlenmesini tanımlarken, artık dini içerikler dijital kültürün bir parçası olarak üretilip tüketiliyor. Instagram gibi platformlarda genç kullanıcılar, inançlarını şekillendiren mesajları çevrimiçi görseller ve metinler şeklinde almaya alışıyor. Bu içerikler genellikle birkaç kategoriye ayrılabilir:
● Eğitici dini bilgiler: Ayet mealleri, hadis açıklamaları gibi temel metinlerin kısa açıklamaları.
● Günlük hayat tavsiyeleri: Ahlaki nasihatler, ibadet rutinleri ve gençlerin günlük yaşamında uygulayabileceği pratik öneriler.
● Manevi motivasyon içerikleri: İlham verici özlü sözler, dualar ve duygusal paylaşımlar yoluyla moral ve motivasyon sağlamayı hedefleyen gönderiler.
● Etkileşim çağrıları: Takipçilere soru sorma, anket yapma, yarışma düzenleme gibi katılımı teşvik eden paylaşımlar.
Bu çeşitlilik, dijital dini içeriğin gençlerin hayatındaki güncel gelişmelerle paralel ilerlediğini gösterir. Nitekim fenomen hesaplar pandemi döneminde sabır ve tevekkül temalı, sınav dönemlerinde başarı için dua içerikli gönderiler paylaşarak takipçilerine zamanında manevi destek sağlamaya çalışmıştır.
İçerikler genellikle kısa ve özdür; gençlerin yoğun tempolu hayatında kolay tüketilebilecek şekilde hazırlanır. Örneğin, uzun vaaz metinleri yerine birkaç cümlelik özetler veya maddeler halinde bilgiler verilir. Dil kullanımında da resmi üsluptan çok samimi ve anlaşılır bir ton tercih edilir. Geleneksel din adamlarının dili gençlere ağır gelebilirken, fenomenler espriler, güncel deyimler ve kendi hayatlarından örnekler katarak daha içten bir bağ kurabilmektedir. Z kuşağına mensup pek çok kullanıcı, bu hesapların dilini "bizden biri" gibi bulmakta ve bu sayede verilen mesajları içselleştirmeye daha açık hale gelmektedir.
Sosyal medyada sunulan dinî içeriklere gençlerin yaklaşımı, zaman zaman eleştirel filtreden yoksun olabilmektedir. Bir araştırmada, gençlere "Sosyal medyadaki dini paylaşımların kaynağına bakıyor musunuz?" diye sorulduğunda çoğunluğu bu içeriklerin kaynağını kontrol etmediğini belirtmiştir. Yani sosyal medyada ayet, hadis, dini sembol veya terim içeren bir paylaşım gördüklerinde, bunun hangi niyetle kullanıldığını sorgulamadan doğru kabul etmeye yatkın olabiliyorlar.
Dijital Otorite ve Takip İlişkisi
Dijital platformlar, dinî otorite kavramını yeniden şekillendiriyor. İnternet öncesinde din adamları ve kurumlar, sahip oldukları kurumsal meşruiyet (örneğin resmi atama, akademik unvan) sayesinde otoriteyi ellerinde tutardı. Dijital çağda ise otorite giderek merkezi yapının dışına çıkıyor; artık din bilgisi üretimi sadece Diyanet gibi kurumsal yapıların tekelinde değildir. Her ne kadar Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumlar yayınları ve sosyal medya hesaplarıyla dijital ortamda varlık gösterse de, bağımsız dinî influencer'lar da ciddi bir rakip bilgi kaynağı haline gelmiştir.
Gelenekte uzmanlık ve statüyle pekişen otorite, sosyal medyada büyük ölçüde kişisel markalaşma ve karizma temeline dayanmaktadır. Yani bir Instagram vaizinin ne kadar güvenilir kabul edildiği, çoğu zaman sahip olduğu takipçi sayısı, içeriklerinin beğenilme oranı, kişisel imajı ve samimiyetiyle doğru orantılıdır.
Bu değişim, dinî otorite ile takipçiler arasındaki ilişkiyi de dönüştürüyor. Dijital platformların sağladığı iki yönlü iletişim sayesinde, bir fenomen hesap takipçileriyle geleneksel bir hocanın cemaatle kurduğundan daha eşitlikçi bir diyalog geliştirebiliyor. Takipçiler yorumlarda sorular sorabilir, görüşleri eleştirebilir, hatta içerik önerilerinde bulunarak fenomeni kısmen yönlendirebilir hale geliyor. Bu interaktif ilişki, Castells'in ağ toplumunun yatay mantığına uygundur; bilgi akışı tek taraflı olmaktan çıkıp çok taraflı hale geliyor.
Takipçiler açısından bakıldığında, birçok genç Instagram'daki bu dinî figürleri resmi bir otoriteden ziyade rol model veya ilham verici bir abi/abla gibi görebiliyor. Nitekim bu influencer'lar modern dünyada dinî yaşamın nasıl sürdürülebileceğini kendi hayat tarzlarıyla gösteren örnek kişiler haline gelmiş durumda. Bazı gençler için bu hesaplar, öğüt veren bir "hoca"dan çok, güvenilir bir arkadaş veya ağabey figürü gibi görülüyor.
Dijital otorite ile takipçiler arasındaki ilişkinin bir boyutu da güven ve karşılıklılıktır. Sosyal medyadaki dinî fenomenler, takipçileriyle sık sık samimi bir iletişim kurarak onlarda güven duygusu oluşturur. Örneğin, bir fenomen hesabın yöneticisi, takipçilerinin yorumlarına içtenlikle cevap verip onların dertleriyle ilgilendiğinde, bu şeffaflık takipçiler nezdinde güven artırıcı bir unsur oluyor.
Aynı zamanda Instagram'daki takip ilişkisi birçok gence bir cemaat aidiyeti hissi de verebilmektedir. Yüz binlerce takipçisi olan bir dinî içerik üreticisinin profilinde toplanan gençler, o topluluğun parçası olmaktan manevi bir tatmin duyduklarını ifade etmektedir. "Yalnız değilim, benim gibi düşünen binlerce insan var" düşüncesi, dijital de olsa bir topluluk deneyimi yaşatıyor.
Manevi Danışmanlık Pratikleri
Instagram'daki dinî fenomenler, yalnızca genel içerik sunmakla kalmaz, takipçileriyle doğrudan iletişime geçerek bireysel manevi danışmanlık da yapar hale gelmiştir. Bunun en yaygın örneklerinden biri, hikâye (story) soru-cevap etkinlikleridir. Fenomen hesap, hikâyesine "Bana soru sor" etiketini eklediğinde, takipçiler anonim biçimde akıllarındaki her türlü soruyu yöneltebilmektedir. Sorular genellikle namaz, oruç, helal-haram, ilişkiler, modern yaşamda dini değerleri uygulama gibi çok çeşitli konuları kapsar.
Bu manevi danışmanlık pratiklerinin içeriği oldukça geniş bir yelpazeye yayılır. Takipçiler "Şu durumda orucum bozulur mu?", "Başörtüsü konusunda ailemle anlaşmazlık yaşıyorum, ne yapmalıyım?", "Depresyondayım, bana hangi duaları önerirsiniz?" gibi son derece kişisel ve spesifik sorular sorabiliyorlar. Fenomen hesap yöneticisi de elinden geldiğince bu soruları cevaplandırmaya, gerektiğinde dini kaynaklara atıf yaparak veya kendi tecrübelerinden yola çıkarak tavsiyeler vermeye çalışıyor.
Manevi danışmanlık yalnızca bireysel soru-cevaplarla sınırlı değil. Birçok fenomen, belirli aralıklarla canlı yayınlar açarak takipçilerinin sorularını anlık olarak cevaplıyor veya belirli konularda sohbetler gerçekleştiriyor. Örneğin, Instagram canlı yayınlarında eşzamanlı olarak yüzlerce kişiyle birlikte dua etmek, dini konular üzerine interaktif sohbetler yapmak mümkün hale geldi.
Takipçiler ile fenomen arasındaki mesaj kutusu (DM) da bire bir manevi rehberlik için kullanılan bir mecra olabiliyor. Kimi zaman çok özel bir durumdaki genç, derdini ayrıntılı biçimde yazarak fenomenden nasihat istiyor ve fenomen de zaman buldukça bu mesajlara cevap veriyor.
Din ve Platform Ekonomisi
Instagram ve benzeri sosyal medya platformları, yalnızca iletişim ortamı değil, aynı zamanda bir dikkat ekonomisi ve görünürlük odaklı pazar alanıdır. Nick Srnicek'in ifadesiyle, platform kapitalizmi çağında bu mecralarda görünür olmak başlı başına bir değer ve gerekliliktir. Dini içerik üreticileri de daha geniş kitlelere ulaşmak ve mesajlarını yaymak için platformların algoritmalarıyla etkileşime girer, bir bakıma sosyal medyanın oyun kurallarına adapte olurlar.
Bu ortam, bazı risk ve eleştirileri de beraberinde getirmektedir:
Ticari kaygılar ve popülarite yarışı: Sosyal medya dünyasında fenomen olmak çoğu kez maddi kazanç fırsatını da birlikte getirir. Yani din, içerik üretim piyasasında bir niş haline gelebilmektedir. Fenomen hesaplar reklam gelirleri, sponsorluklar, bağış ve satış ortaklıkları gibi yollarla gelir elde edebilmektedir.
İçeriklerin yüzeyselleşmesi: Instagram gibi görselliğin ve hızlı tüketimin ön planda olduğu bir platformda derin teolojik tartışmalara pek yer yoktur; bunun yerine sloganlaşmış mesajlar, dikkat çekici görseller ve duygusal alıntılar öne çıkar.
Yanlış bilgilendirme ve denetimsizlik: Sosyal medyada formel bir denetim mekanizması olmadığı için hatalı veya aşırı yorumlar hızla yayılabilir. Klasik dönemde bir müftünün verdiği fetva genellikle bir üst merci veya ilmi bir heyet tarafından değerlendirilebilirken, dijital platformda herkes kendi başına fetva verebilir hale gelmiştir.
İnanç istismarı tehlikesi: Bazı kötü niyetli kimseler, "dini fenomen" kisvesi altında takipçi toplayıp maddi çıkar sağlama, propaganda yapma veya aşırı/hedef dışı akımlara yönlendirme gibi faaliyetler yürütebilir.
Öte yandan, platform ekonomisi dinamiklerinin olumsuz etkilerine karşın, dijital mecraların sağladığı olanaklardan yapıcı şekilde faydalanma çabaları da mevcuttur. Günümüzde geleneksel dinî kurumlar ve eğitimli din adamları da bu dijital dönüşüme ayak uydurmaya çalışmaktadır.
Sonuç ve Değerlendirme
Instagram üzerinden yürüyen dinî rehberlik ve manevi danışmanlık pratikleri, dijitalleşmenin din olgusunu nasıl yeniden şekillendirdiğinin somut bir göstergesidir. Bu dönüşümün bir yüzünde endişeler, diğer yüzünde yeni imkânlar var. Bazı geleneksel çevreler, dijital din uygulamalarının dinin bazı adab ve erkânını zedeleyebileceğinden endişe duymaktadır. Ancak din ve dindarlıktaki dijitalleşmenin, pek çok noktada inancın yaşanmasını ve yayılmasını kolaylaştırdığı da yadsınamaz bir gerçektir.
Dijitalleşen dünyada büyüyen nesiller için, çevrimiçi deneyim ile çevrimdışı deneyim iç içe geçmiş durumda. Namaz vakitlerini hatırlatan uygulamalar, online vaazlar, sanal Kuran okuma etkinlikleri günlük rutine dâhil oluyor. Dolayısıyla bugünün genci için Instagram'da gördüğü bir dini öğüt, belki dünün genci için camide duyulan öğüt kadar etkili olabiliyor.
Dijitalleşme, din için hem bir fırsat hem de bir sınav niteliğinde. İnancın özüne sadık kalarak onu yeni nesil mecralarda ifade edebilmek, belki de çağımızın din alimlerinden beklenen en önemli becerilerden biri haline geldi. Önemli olan, bu dönüşümü bilinçli bir şekilde yönetebilmek, dijital araçları hakikatin ve hikmetin hizmetinde kullanabilmektir. Böylece dijital dünya ile manevi dünya arasındaki köprü, sağlam ve faydalı bir yol haline gelebilir.
Kaynakça:
İsmihan Şimşek "Medya Vaizliği, Sanal Din ve Yeni Cemaatler," Perspektif.eu, 31 Ocak 2023, https://perspektif.eu/2023/01/31/medya-vaizligi-sanal-din-ve-yeni-cemaatler.
"Instagram Üzerinden Manevi Danışmanlık: Yeni Bir Dini Rehberlik Formu,"
Reza Fahmi, "The Influence of Instagram on People's Religious Identity," ResearchGate, https://www.researchgate.net/publication/382248265_THE_INFLUENCE_OF_INSTAGRAM_ON_PEOPLE'S_RELIGIOUS_IDENTITY.
Yorumlar
Yorum Gönder