Tarih bize anlatıyor ki, Ebû Hanîfe servet sahibi, varlıklı bir ailede yetişti. Babaları tacirdi. Onların yünlü ve ipekli kumaş ticâreti yaptıkları anlaşılıyor. Bu ticaret çok kârlı bir işti. Ebû Hanîfe atalarından kalan bu işe başladı. Gençliğinde çarşı-pazara gidip gelirdi. Ulemanın dersine devam etmezdi. Şabî ona ilim meclislerine devamı tavsiye etti. Bunun üzerine o da ilme sarıldı, fakat ticaretten büsbütün ayrılıp vazgeçti mi? Bütün rivayetler onun ticareti bırakmadığını söylemektedir. Hayatının sonuna kadar ticaretle meşgul olmuştur. Ebû Hanîfe, tâcîr olarak halka olan ticarî münasebet ve muamelelerinde dört vasıf taşır ki, bunlar onu doğru ve namuslu tüccar arasında örnek olarak göstermeğe kâfidir. Ulema arasında en yüksek mevkide olduğu gibi ticaret ahlâkında da böyledir. 1- Son dertle kanaatkar, gönlü zengindi. İnsanları fakir yapan tamahkârlıktan onda eser yoktu. Bunun sebebi, belki de zengin ve varlıklı bir ailede vetişmiş olmasıdır. İ...
Din, Toplum, Bilim ve Teknoloji ©Tüm Hakları Saklıdır.